Hukuk Genel Kurulu 2019/832 E. , 2020/18 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddine dair verilen 10.02.2016 tarih ve 2014/128 E., 2016/42 K. sayılı karar davalı-karşı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı-karşı davalı erkek istemi:
4. Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde; davalı-karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek tarafların boşanmalarına ve ortak çocuğun velayetinin tarafına verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı kadın karşı dava ve cevap dilekçesinde:
5. Davalı-karşı davacı kadın karşı dava ve cevap dilekçesinde; davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, hakaret ettiğini, açıklanan sebeplerle asıl davanın reddine, karşı boşanma davasının kabulüne ve ortak çocuğun velayetinin tarafına verilmesini dava ve talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı:
6. Kazan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 10.02.2016 tarihli ve 2014/128 E., 2016/42 K. sayılı kararı ile; davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, evine ve eşine sorumsuz davrandığı, davalı-karşı davacı kadını ailesi ve ablası ile birlikte yaşamaya zorladığı, evlilik birliği devam ettiği hâlde davacı-karşı davalı erkek hakkında eşe karşı kasten yaralama suçundan ceza davası açıldığı ve ceza davasının derdest olduğu, davalı-karşı davacı kadının da evlilik birliği devam ederken başka bir erkekle gönül ilişkisi yaşamaya başladığı, davalı-karşı davacı kadının kusurunun davacı-karşı davalı erkeğe nazaran daha ağır olduğu, evlilik birliğinin tarafların kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı kadınının karşı boşanma davasının reddine, ortak çocuğun velayetinin davacı-karşı davalı erkeğe verilmesine, davalı-karşı davacı kadın ile kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.
Özel Daire bozma kararı:
7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 19.09.2018 tarihli ve 2016/21569 E., 2018/9500 K. sayılı kararı ile;
‘’… Hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından, kendi davasının reddi ve erkeğin davasının kabulü yönünden temyiz edilmekle;
Mahkemece, davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiği, eşini ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığı, hakkında eşe karşı kasten yaralamadan dava açıldığı, davalı-karşı davacı kadının ise başka bir erkekle ilişki yaşadığı sabit kabul edilerek, davalı-karşı davacı kadının daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen davacı-karşı davalı erkeğin kusurlu davranışları da boşanmaya sebebiyet verecek niteliktedir. Davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklıdır. O hâlde, kadının da davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği hâlde yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…’’
gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının reddedilen boşanma davası yönünden bozulmasına, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hâle gelen davacı-karşı davalı erkeğin davasına yönelik temyiz itirazlarının ise incelenmesine yer olmadığına oy birliği ile karar verilmiştir.
Direnme kararı:
8. Kahramankazan Asliye (Aile) Mahkemesinin 21.05.2019 tarihli ve 2019/73 E., 2019/267 K. sayılı kararı ile; davalı-karşı davacı kadın tarafından kasten yaralama olgusunun karşı dava ve devamı dilekçelerinde ileri sürülmediği, bu olgunun davanın açılmasından çok sonra ortaya çıktığı, bu nedenle de ayrı bir dava konusu olması gerektiği, davalı-karşı davacı kadının diğer iddialarının kanıtlanamadığı, davalı-karşı davacı kadın tanıklarının ifadelerinin görgüye dayalı olmadığı ve davalı-karşı davacı kadından duyduklarını mahkemeye aktardıkları, bu nedenlerle kadının iddialarına değer verilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararının temyizi:
9. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. ÖN SORUN
10. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
III. GEREKÇE
11. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek herhangi bir yeni delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
12. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
13. Somut olayda, bozma öncesi verilen 10.02.2016 tarihli kararda; davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, evine ve eşine sorumsuz davrandığı, davalı-karşı davacı kadını ailesi ve ablası ile birlikte yaşamaya zorladığı, evlilik birliği devam ettiği hâlde davacı-karşı davalı erkek hakkında eşe karşı kasten yaralama suçundan ceza davası açıldığı ve ceza davasının derdest olduğu, davalı-karşı davacı kadının da evlilik birliği devam ederken başka bir erkekle gönül ilişkisi yaşamaya başladığı, davalı-karşı davacı kadının kusurunun davacı-karşı davalı erkeğe nazaran daha ağır olduğu, evlilik birliğinin tarafların kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı kabul edilmiştir.
14. Direnmeye konu kararda ise; davalı-karşı davacı kadın tarafından kasten yaralama olgusunun karşı dava ve devamı dilekçelerinde ileri sürülmediği, bu olgunun davanın açılmasından çok sonra ortaya çıktığı, bu nedenle de ayrı bir dava konusu olması gerektiği, davalı-karşı davacı kadının diğer iddialarınınsa kanıtlanamadığı, davalı-karşı davacı kadın tanıklarının ifadelerinin görgüye dayalı olmadığı ve davalı-karşı davacı kadından duyduklarını mahkemeye aktardıkları, bu nedenlerle kadının iddialarına değer verilemeyeceği gerekçesine yer verilmiştir.
15. Görüldüğü üzere, direnme olarak adlandırılan kararda mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin kusuruna ilişkin önceki gerekçeden farklı bir gerekçe benimsenmiştir.
16. Bu açıklamalar karşısında mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı ve önceki kararın gerekçesi kusur yönünden değiştirildiğinden yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
17. O hâlde, yeni gerekçeye dayalı bu kararı temyizen inceleme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
18. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davalı-karşı davacı kadın vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince bu işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Özel Daireye gönderilmesine, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.