Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, paydaşı oldukları 2415 ada 140 parsel sayılı taşınmaza davalı şirketin tahta perde ile çevirmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “....taraflar arasındaki çekişmenin TMK"nun 683. maddesinde öngörülen ve 730 ile 738. maddelerinin tatbik edilmek suretiyle çözümlenmesi gereken mülkiyet hakkına dayalı olarak açıldığı ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın   kabulüne  karar verilmiştir.
Karar, davalı ve ihbar olunan vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik  Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım  isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ne varki, son oturumda çekişme konusu taşınmazdaki inşaat koruma perdesinin kaldırıldığı ve davanın konusuz kaldığı belirtilmesine rağmen, mahkemece bu konuda araştırma yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması müdahale olgusuna yargılama sırasında son verilip verilmediğinin belirlenmesi  hasıl  olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi,
Kabule göre de; davada taraf sıfatı olmadığı halde ihbar olunanın yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da doğru değildir. Aleyhine hüküm kurulduğu için ihbar olunanın temyizde hukuki yararı bulunduğundan Davalının ve ihbar olunanın bu  yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.