Esas No: 2020/2613
Karar No: 2020/2878
Karar Tarihi: 03.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2613 Esas 2020/2878 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2613
Karar No : 2020/2878
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) :
1- …
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …
2- … Yönetimi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …
3- … Kaymakamlığı - …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2020/1239, K:2020/2740 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Zonguldak İli, Alaplı İlçesi, ... Köyü'nde gerçekleşen heyelan ve su baskını afeti nedeniyle söz konusu bölgede afete maruz kalan afetzedelerin krokilerde gösterilen mahallere yerleştirilmelerine ilişkin ... tarih ve ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklerinin ve bu Karar uyarınca hasarlı konutların yıkımına, aksi takdirde can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından konutlardaki elektrik ve su bağlantılarının kesilerek gerekli işlemlerin yapılacağına ilişkin Alaplı Kaymakamlığının ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2020/1239, K:2020/2740 sayılı kararıyla;
Danıştay Ondördüncü Dairesinin 21/01/2016 tarih ve E:2013/5202, K:2016/178 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/12/2018 tarih ve E:2016/2856, K:2018/5729 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak,
Danıştay Ondördüncü Dairesince 12/06/2015 günü mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda özetle; dava konusu alanın 1. derece deprem bölgesinde olduğu dikkate alındığında, gelecekte muhtemel bir depremde alanda heyelan riskinin mevcut olduğunun söylenebileceği, incelenen binada keşif tarihi itibarıyla heyelan ve/veya su baskını dolayısıyla henüz bir hasar oluşmamış ise de binanın içerisinde bulunduğu "aktif" ve her an hareket edebilecek "durağan" heyelan riski ile su baskını riskinin halen devam ettiği, alanda su baskını ve heyelan riskinin kaldırılmasına yönelik herhangi bir yapısal önlemin (fore, kazık vb.) alınmadığı ve AFAD tarafından hazırlanan krokide heyelanlı olarak gösterilen alandaki tüm yapılarda can ve mal güvenliği açısından heyelan ve su baskını riskinin olduğu tespitlerine yer verildiği,
Söz konusu raporda, durağan heyelanların, "geçmişte hareket etmiş ve zaman içerisinde oluşabilecek en küçük bir tetikleme (yağış, deprem, topuk kazılması/erozyonu vb.) ile tekrar harekete geçebilen heyelanlar" olarak tanımlandığı, bölgede durağan heyelan riskinin de mevcut olduğu açıkça belirtilerek, alandaki bazı telefon direkleri ve ağaçların heyelan hareketi dolayısıyla eğik durduğu, bazı ağaçların köklerinin heyelan hareketi ile kopması dolayısıyla kuruduğu, yine alanda çok sayıda heyelan ve heyelan aynası bulunduğu, yer yer tansiyon çatlaklarına rastlandığı, heyelan hareketlerinin ana kaya ile bunun üzerindeki yamaç molozu özelliğindeki birim arasında oluştuğu yönündeki tespitlere de bu oluşumlar fotoğraflanmak suretiyle yer verildiği,
Öte yandan, dava konusu işlemlerin temel dayanağı olan 30/05/1998 tarihli jeolojik etüt raporunda da, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda, etüt tarihinde heyelan gerçekleştiğinin ve bu heyelan nedeniyle, davacıya ait taşınmazın zarar gördüğünün açıkça tespit edildiğinin görüldüğü, dört jeoloji mühendisi tarafından hazırlanarak Afet İşleri Genel Müdürlüğünce onaylanan söz konusu raporun, afetin meydana geldiği tarihte arazinin ve yapıların durumu hakkında davaya konu işlemlerin tesisi için yeterli bilimsel veriyi içerdiğinin anlaşıldığı,
Keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda yer verilen tespitlerin, dava konusu işlemlere dayanak teşkil eden 30/05/1998 tarihli jeolojik etüt raporunda yer verilen tespitleri doğruladığı ve dava konusu alanda geçmişte heyelan gerçekleştiğini açıkça ortaya koyduğu,
Bu durumda; uyuşmazlığa konu binanın bulunduğu bölgede heyelanın gerçekleştiği ve söz konusu heyelan nedeniyle dava konusu taşınmazın zarar gördüğü sonucuna varıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Daire kararına esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu evlerin yapısal olarak hasarlı olmadıkları, evlerin bulunduğu taşınmazın temellerinin sağlam olduğu, binalarda yapısal bir hasar olmadığı ve taşınmazın bulunduğu sahada heyelan ve su baskını ile ilgili bir sorun bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, 1998 yılından beri elektrik suyu bağlı olan köyde bugüne kadar başkaca herhangi bir heyelanın olmadığı ve alınan tedbirlerle heyelan ve su baskını tehlikesinin önüne geçildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında belirtildiği gibi afetin meydana geldiği tarihte arazinin ve yapıların durumu ile birlikte jeolojik etüt raporundaki tespitlerin davaya konu işlemlerin tesisi için yeterli veriyi içerip içermediğinin yerinde incelenmesi gerektiği, eksik araştırmanın giderilmesi amacıyla yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ya da ek rapor alınmadan verilen Daire kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden … ve … Başkanlığı tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup; … Kaymakamlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerine uyulmamış olunmaması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 27/02/2020 tarih ve E:2020/1239, K:2020/2740 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.