17. Hukuk Dairesi 2016/5718 E. , 2017/9659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalı ...’e ait, davalı ...’ın kullandığı, trafik sigortasız aracın davacının kullandığı araca çarpması ile meydana gelen kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, manevi olarak zarar gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, maddi tazminat talebini ıslahla yükseltmiştir.
Davalı ... vekili ve davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 185.718,00 TL maddi tazminatın, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı ... vekilinin ve davalı ...’in aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine; yine 6100 sayılı HMK"nun 122/1. maddesi "Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda, ıslah dilekçesi davalı ... şirketi vekiline tebliğ edilmemiş, maddi tazminatın kabulüne karar verilmiştir. Bu halde, davalı ... şirketinin ıslah dilekçesinden haberdar olmadan dosyanın karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda Mahkemece, davalıya usule uygun şekilde ıslah dilekçesinin tebliği ile savunma ve delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davalı ... şirketine ıslah dilekçesi tebliği yapılmadan, varsa itirazlarını sunması imkanı tanınmadan hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de;
a) “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen BK"nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmektedir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(HGK 17.06.2015 tarih, 2013/17-2423 esas, 2015/1661 karar sayılı ilamı)
Dosya içerisinde mevcut Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26/11/2014 tarih ve 14727 sayılı raporunda; davacının 10/06/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen arızası sebebiyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; E cetveline göre % 20,2 oranında, balthazazard formülüne göre % 22,25 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin gelişen komplikasyon ve tedavileri nedeni ile 10/06/2012 tarihinden 9,5 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Mahkemece, bu rapor hükme esas alınmış ise de, bu raporda maluliyetinin oranına dair bir kesinlik bulunmamaktadır.
Kaza, 10.06.2012 tarihinde gerçekleşmiş olup maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Sosyal Sigortalar Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"ne uygun şekilde ... Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla ek rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
b)Ödemeler müşterek ve müteselsil borçluların borçlarını ödeme mikatarı kadar kurtarır. O halde, mahkemece, davalı ... tarafından davacılara yargılama sırasında 06.12.2013 tarihinde yapılan 42.380 TL, 21.05.2015 tarihinde yapılan 13.625 TL ödeme miktarlarının aktüerin hesapladığı gerçek zarardan mahsubu gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ...’in sair temyiz itirazının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ..."ın temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ..."a geri verilmesine 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.