8. Hukuk Dairesi 2014/8543 E. , 2014/10496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gölpazarı Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2012
NUMARASI : 2011/152-2012/205
H.. Ş.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Gölpazarı Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 20.09.2012 gün ve 152/205 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, haricen satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak Hazine üzerinde kayıtlı bulunan 106 ada 113 parsel ve aynı ada 98 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisine; dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun biçimde tebliğ edildiği halde, yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın 106 ada 98 parsele ilişkin husumet yönünden reddine, 106 ada 113 yönünden ise kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, parsel içerisinde kalan 22/07/2012 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 3071 m2 yüzölçümlü dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile 106 adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu 106 ada 113 sayılı parsele ait kadastro tutanağının ve tapu kaydının incelenmesinde; 14.09.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3071,22 m2 yüzölçümü ile belgesizden, tarla niteliğiyle Hazine adına tespitinin yapıldığı ve tutanağının itirazsız olarak kesinleşmesi ile 15.01.2008 tarihinde tapuya tescil edildiği görülmüştür. Mahkemece 25.05.2011 ve 16.07.2012 tarihlerinde keşif yapılmış, 16.07.2012 tarihinde yapılan keşfe katılan uzman ziraatçi bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın; güneyinin orman, diğer yönlerinin tarım arazisi ile çevrili olduğu, toprak yapısı itibari ile killi-tınlı olduğu, üzerinde bulunan ağaçlardan tarımsal amaçla kullanıldığının anlaşıldığı, taşınmaz üzerinde 60 adet 6-7 yaşlarında kiraz ağaçlarının mevcut olduğu bildirmekle birlikte, anılan bölümün tespit tarihinden geriye doğru en az kaç yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığı açıklanmamıştır. Bu kapsamda, dava konusu taşınmazın niteliği ve kullanım süresi bakımından tereddüt oluşmuştur.
Mahkemece, taşınmazın çevresinde bulunan parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile dayanak tapu kaydı ve hüküm dosyalarının bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı bilirkişi marifetiyle taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başlandığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan uzman bilirkişi kurulu raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesine çalışılması gerekir.
Bundan ayrı Daire uygulamasına göre HMK’nun da tanıklar için öngörülen hükümler yerel bilirkişiler hakkında da uygulanır. Açıklanan hüküm gereğince yerel bilirkişilerin de keşifte ortak dinlenmeleri yine HMK’nun 261/1.fıkrasına aykırı düşmektedir.
O halde Mahkemece yapılacak iş; yerel bilirkişi ve tüm tanıkların HMK’nun 243, 244 ve 259 maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı satın almasından evvel, taşınmazdaki önceki zilyetliğin malik sıfatıyla asli zilyetlik olup olmadığı, taşınmazın önceki zilyetler tarafından ne şekilde kullandığı yerel bilirkişi ve tanıklara ayrı ayrı sorularak açıklığa kavuşturulmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çıkacak çelişkilerin taşınmazın başında dinlenerek giderilmesine çalışılmalı, ondan sonra tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 23.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.