23. Hukuk Dairesi 2019/1777 E. , 2020/2774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kurumun temizlik ve yardımcı hizmetler işini üstlendiğini, bir kısım işçilerin ihaleyi alan şirket yanında işlerine devam etmeyerek işten ayrıldıklarını ve işten çıkarıldıkları iddiasıyla davacı şirket aleyhine alacak davası açtıklarını ve bu davayı kazandıklarını, davacı şirketin işçilerin alacaklarını ödemek zorunda kaldığını, halbuki işçilerin işten çıkmaları ile ilgili olarak davacı şirketin bir kastı veya bir kusuru bulunmadığını, davalı hastane başhekimliği asıl işveren olup işçilerin alacaklarından aslen ve tamamen sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketçe işçilere ödenen 11.775,70 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; alacaklardan davacı yüklenicinin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamında; taraflar arasında temizlik hizmetleri ve yardımcı hizmetler işi için yapılan ihale şartnamesine göre işçi çalıştırıldığı, şartnamede tarafların sorumluluklarının belirlendiği, ... 1. İş Mahkemesi"nde görülen dava sonunda kurulan hüküm içeriğinde sözleşmeye göre tarafların sorumlu oldukları miktarlara göre hüküm kurulup kararların kesinleştiği gerekçesiyle raporda belirlenen miktara göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminata ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup, bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda, mahkemece, davalıların ödenen bedelin yarısından sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 14.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.