Sanık ... hakkında, katılan ...’a yönelik yağma suçundan ‘üzerine atılı unsurları itibarı ile oluşmayan suçtan beraatine’ ilişkin İSTANBUL Anadolu 6. Ceza Mahkemesince verilen 27/12/2013 gün, 2013/367 Esas, 2013/449 Karar sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 23.11.2017 gün, 2014/14631 esas ve 2017/5763 karar sayı ile;
"Katılan ... vekilinin Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunmuş olduğu şikayet dilekçesi ile aşamalarda değişmeyen ve kendi içinde olduğu kadar bir biri ile de uyumlu olan katılan ve tanıklar ...., ...."ın aşamalardaki beyanları; sanığın aşamalardaki "Kendisine ödenmesi gereken hisse bedelinin ödenmemesi nedeniyle telefonla arayarak ve mesaj atarak bu bedeli istediği" yönündeki kısmen katılan ve tanık beyanlarını doğrular nitelikteki savunması bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanığın katılanı telefonla arayarak tehdit ile para talep ettiği hususunun sanığın tevil yollu ikrarı ile de sabit olduğu; ancak katılan ve sanığın bir dönem hissedarı olduğu şirkete ait işletme kayıtlarının incelenmesi suretiyle, sanığın iddia ettiği üzere şirkete devrettiği hisseleri karşılığında alacağının bulunup bulunmadığı, devrettiği hisseleri karşılığında kendisine bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise ne kadar yapıldığı ve sanığın halen alacağının bulunup bulunmadığı hususları araştırılıp, sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,”gerekçesiyle bozulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
Bozma sonrası İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2018 gün, 2018/18 Esas-2018/91 sayılı kararı ile;
“Katılanın sanık olan oğlu ile, yaşantısı, diğer abileri ile olan ilişkileri, hiçbir iş yapmaması gerekçesine dayalı sorunlar olduğu, iddia edilen şekilde TCK"nin 148/1. maddesinde tanımlanan ve yaptırıma bağlanan Yağma suçu olarak kabul edilebilecek tehtidin söz konusu olmadığı, müdahilinde oğlu olan sanıkla halen ilişkilerinin devam etmekte olup ekonomik olarak da yine sanık olan oğluna yardımcı olduğu, sanığın söylediği iddia edilen fakat iddianamede yer almayan sözleri söylediği kabul edilse bile yağma suçu için gerekli olan tehdit olarak kabul edilmesinin somut olayda mümkün olmadığı, bu nedenle bozma ilamında belirtilen sanığın şirketten alacağının bulunup bulunmadığını sanığa ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne miktar ödeme yapıldığı hususlarının sonuca hiçbir katkısının olmadığı zira iddianameye dayanak yapılan sözlerin sanık tarafından telefonla aranarak söylendiğinin müdahil tarafından da doğrulanmadığı’ sonucuna varılarak Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine ilgili hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Onama" istekli 21.05.2018 gün ve 2018/33795 sayılı tebliğnamesi ile incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

Dairemizin 23.11.2017 tarih ve 2014/14631 Esas, 2017/5763 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, İstanbul Anadolu 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2018 gün 2018/18- 2018/91 sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden, CMK"nin 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 05.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.