Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/7727 Esas 2010/11053 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/7727
Karar No: 2010/11053

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/7727 Esas 2010/11053 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/7727 E.  ,  2010/11053 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/03/2009
    NUMARASI : 2008/185-2009/104

    Taraflar arasında görülen davada; 
    Davacı, davalılara ait 1149 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, kıyıda kalan kısmın tapusunun iptalini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, taşınmazın bir kısmının keşfen saptanan kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacı ve davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 12.11.1960 tarihinde yapıldığı ve 12.12.1962 "de kesinleştiği ve davanın 05.11.2007  tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Her nekadar, nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 08.10.1957 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 09.05.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re"sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir.
    Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine her davanın açıldığı tarihteki koşullara tabi olacağı ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle mahkemece 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca saptanan kıyı kenar çizgisine göre Hazinenin davasında haklı olduğu, bu nedenle yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumluluğuna karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Öyleyse, tarafların temyiz itirazlarının belirtilen nedenlerle kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2010  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.