Esas No: 2020/1147
Karar No: 2020/2892
Karar Tarihi: 03.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1147 Esas 2020/2892 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1147
Karar No : 2020/2892
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2019/15690,K:2019/10350 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 01/03/2018 tarih ve 30347 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 21/02/2018 tarih ve 922 sayılı İlke Kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2019/15690, K:2019/10350 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin dava açma süresine ve davacı odanın ehliyetine ilişkin iddialarının yerinde görülmediği belirtilerek;
Kültür varlığı olarak tescilli bir yapının yıkılmış olmasının yeniden yapılmasına hukuken bir engel bulunmadığı gibi, yıkılmış bir yapının sonradan kültür varlığı olarak tesciline de engel bulunmadığı, belirtilen nitelikteki yapıların elde edilebilen bulunabilen yapı kalıntıları, daha önce hazırlanmış rölöve, restitüsyon, restorasyon projesi, her türlü arşiv belgesi, diğer yazılı, görsel ve sözlü bilgiler gibi kaynaklardan yararlanılarak yeniden inşasının her zaman mümkün olduğu,
Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli, herhangi bir nedenle yok olan cami, mescit ve türbelerin, kültürel mirasımızın yaşatılmasının sağlanabilmesi amacıyla rekonstrüksiyonunun öncelikle 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı İlke Kararında belirtilen "kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde" yapılması gerektiği;
Ancak kendi parselinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında kaldırılması mümkün olmayan yapıların bulunması veya parselin imar uygulaması görmüş olması (tevhid, ifraz, yola terk vb.) gibi durumlarda ve 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı İlke Kararının uygulanamaması halinde, kendi parselinde farklı konumda veya yakın çevresinde başka bir parselde kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyonunun yapılması ve 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliği gösteren, ancak çeşitli nedenlerle tespiti yapılamamış, kütle, gabari, plan, cephe, yapım tekniği ve malzemesine ilişkin belgelerle ortaya konulan cami, mescit ve türbelerde koruma bölge kurullarınca korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillerinin yapılması yönünde alınan dava konusu İlke Kararının, cami, mescit ve türbelerin, gerek kültür varlığı niteliği, gerekse kültürel çevreye olan tarihsel katkıları açısından, gelecek nesillere aktarılmasının sağlanmasına yönelik olduğu sonucuna varıldığından, anılan İlke Kararında 2863 sayılı Kanun hükümlerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, koruma bilimi ve ilkelerine aykırı ilke kararının dayanağı olabilecek bir Kanun ve Yönetmelik hükmünün bulunmadığı, Daire kararında dayanak gösterilen mevzuat düzenlemelerinin dava konusu İlke Kararının iptalini gerektirdiği, ilgili Yönetmelik maddesinin yok olan tescilli kültür varlıklarının ancak kendi parsellerinde yeniden yapılabileceğini düzenlediği, davada tescilli bir yapının yıkılmış olmasının yeniden yapılamayacağı iddiasında bulunulmadığı halde bu eserlerin yeniden yapılmasının her zaman mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, asıl itirazların bu tür yapıların başka yerde yapılmasına imkan tanınmasına, hatta tescilsiz olanların da bu hükümden faydalandırılmasına ilişkin olduğu, uluslararası koruma ilkelerine de aykırı olan dava konusu İlke Kararının iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Üye …'in, dava konusu İlke Kararının, davacı Odanın menfaatini doğrudan etkilemediği, bu nedenle davacı Odanın dava açma ehliyetinin bulunmadığı yönündeki usule ilişkin oyuna karşılık, davacı Odanın dava açma ehliyetinin bulunduğuna oyçokluğu ile karar verilerek, işin esasına geçildi.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 06/11/2019 tarih ve E:2019/15690, K:2019/10350 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 03/12/2020 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 1. maddesinde; bu Kanun'un amacı, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmek olarak belirtilmiştir.
Aynı Kanun'un 3. maddesinde; "Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır.", "Koruma ve Korunma; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleridir." tanımlarına yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un devam eden maddelerinde ise, taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunma ve kullanılması ile ilgili ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiş, 51. maddesinde, yurt içinde bulunan ve bu Kanun kapsamına giren korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili hizmetlerin bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı "Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu" ile anılan Bakanlıkça belirlenecek bölgelerde "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları"nın kurulacağı hükme bağlanarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanacak ilkeleri belirleme görev ve yetkisi Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kuruluna verilmiştir.
2863 sayılı Kanun'da "Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon)" hususunda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Bu husus, 2863 sayılı Kanun'un 18. maddesine dayanılarak çıkarılan ve 11/06/2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik"in "Yok olan tescilli taşınmaz kültür varlığı yapılar" başlıklı 12. maddesinde düzenlemiştir.
Anılan Yönetmelik maddesinde; "Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının herhangi bir şekilde yok olmaları halinde, bulunabilen yapının kalıntıları, daha önce hazırlanmış rölöve, restitüsyon, restorasyon projesi, her türlü arşiv belgesi, diğer yazılı, görsel ve sözlü bilgiler gibi kaynaklardan yararlanarak kendi parsellerinde, daha önce bulunduğu oturum alanında, belgelerin elverdiği oranda kitle, yükseklik ve özgün mimari özelliklerinde yeniden yapılır. Yeni yapım sürecinde, yukarıda sıralanan belgelere dayalı bir restitüsyon ve restorasyon etüdü ile koruma bölge kurulundan izin alınması gerekmektedir." hükmü bulunmaktadır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı ilke kararında, "Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon)" konusuyla ilgili olarak, Yönetmelik'teki düzenlemeye benzer şekilde; korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve tescil edilmesine ilişkin gerekli özellikleri taşımasına rağmen elde olmayan sebeplerle tescili yapılmamış ve/veya herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, gerek kültür varlığı niteliği, gerekse kültürel çevreye olan tarihsel katkıları açısından, eldeki mevcut belgelerden (yapı kalıntısı, rölöve, fotoğraf, her türlü özgün yazılı - sözlü, görsel arşiv belgesi vb.) yararlanmak suretiyle kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride, özgün plan şeması, malzeme ve yapım tekniği kullanılarak, kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyon uygulamasının koşulsuz sağlanmasına yönelik karar alınmıştır.
Dava konusu 21/02/2018 tarih ve 922 sayılı İlke Kararıyla ise; bu İlke Kararının, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı İlke Kararının "Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon)" başlığı altında yer alan hükümlerinin, cami, mescit ve türbelerde uygulanmasında sorunlarla karşılaşılması nedeniyle çıkarıldığı belirtildikten sonra, herhangi bir nedenle yok olan korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli ya da çeşitli nedenlerle tespiti yapılamayan ancak tescil değeri taşıyan cami, mescit ve türbelerin, kültürel mirasımızın yaşatılmasının sağlanabilmesi amacıyla rekonstrüksiyonunun yapılmasının esas olduğuna, kendi parselinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında kaldırılması mümkün olmayan yapıların bulunması veya parselin imar uygulaması görmüş olması (tevhid, ifraz, yola terk vb.) gibi durumlarda ve 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı İlke Kararının uygulanamaması halinde, kendi parselinde farklı konumda veya yakın çevresinde başka bir parselde kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyonunun yapılmasının uygun olduğuna karar verilmiştir.
Her ne kadar, dava konusu İlke Kararının giriş kısmında cami, mescit ve türbelerde 05/11/1999 tarih ve 660 sayılı İlke Kararının "Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon)" başlığı altında yer alan hükümlerin uygulanmasında sorunlarla karşılaşıldığı ifade edilmiş ise de, gerek İlke Kararında gerekse de davalı idarenin dava dosyasına sunduğu dilekçelerde bu sorunların neler olduğunun somut bir şekilde ortaya konulamadığı görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik"in 12. maddesindeki dayanak düzenlemede, herhangi bir sebeple yok olmuş taşınmaz kültür varlıklarının, kendi parsellerinde, daha önce bulunduğu oturum alanında yeniden yapılmasına imkan tanındığı halde, dava konusu İlke Kararıyla cami, mescit ve türbeler yönünden bu düzenleme genişletilmek suretiyle, bu türden taşınmaz kültür varlıklarının kendi parselinde farklı konumda veya yakın çevresinde başka bir parselde yeniden yapılmasına imkan tanındığı anlaşıldığından, dava konusu İlke Kararında üst hukuk normlarına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığının üzerinde bulunduğu parsel, cephe özellikleri, kütle, gabari ve yapım tekniği gibi özelliklerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, kültür varlığı niteliğinde bütün bu özelliklerin payı olduğu gözetildiğinde, bu tür taşınmaz kültür varlıklarının, farklı parselde ve cephe özelliğinde yapılmasının bu bütünlüğü bozacağı gibi, ekonomik değeri yüksek bölgelerdeki bu yapıların korunmayarak yok olmasına neden olacağı da açıktır. Bu nedenle, dava konusu İlke Kararında, rekonstrüksiyon uygulamasının amacına ve koruma ilkelerine de uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu İlke Kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.