Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3574
Karar No: 2017/9644
Karar Tarihi: 25.10.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/3574 Esas 2017/9644 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/3574 E.  ,  2017/9644 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat talebinin feragat nedeni ile reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; müvekkillerinin murisi ..."ın 17.03.2013 tarihinde davalı şirkete ... ile sigortalı, davalılardan ..."ın maliki ve ..."nin sürücüsü bulunduğu araçta yolcu olarak bulunduğu esnada meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davacılardan ... müteveffanın babası, ... annesi ve ... ile ... ise kardeşleri olduğunu, meydana gelen bu trafik kazası neticesinde murislerinin vefat etmesiyle müvekkillerinin kendilerine sağlanan ve ilerideki ömürlerinde sağlanması muhtemel maddi ve manevi destekten yoksun kaldıklarını, 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 60.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 62.000,00 TL tazminatın ... şirketi yalnızca maddi tazminattan ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere, davalı şahıslar açısından olay tarihinden, ... şirketi açısından ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...vekili; davalı müvekkili ... şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, aksi halde hesaplama yapılarak hüküm tesis edilmesine, avans faizi talebinin reddine, dava açılmasına sebebiyet vermedikleri için masraf, faiz ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmamalarına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı...vekili; HMK:nun 6.maddesi göre, yetkili mahkemenin ... Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın iddiaları gerçek dışı olup yasal ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının maddi tazminat talebine ilişkin davasının tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminata ilişkin davasının davalı ... yönünden husumet yokluğundan reddine, davacının manevi tazminata ilişkin davalı ..."ye yönelik davasının kısmen kabulü ile davacılardan ... için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL ve ... için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın 17.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava trafik kazası nedeni ile vefat eden ... mirasçılarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı ..."nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve ..."ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
    2918 sayılı ..."nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse ..."ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
    Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 20/d bendi “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa"nın 20/d bendinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında somut olayda her ne kadar mahkemece, davalı ...’ın işleten sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, kaza tarihinde geçerli bir satış işlemi yapılmamış olduğunun, halen trafik tescil kaydında davalı ..."ın adının geçmekte olduğundan anlaşılması bakımından ve yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, hem 2918 sayılı ..."nın 20/d bendinde belirtilen yöntemle resmi bir satış işleminin yapılmamış olması ve hem de maddi ölçüte göre araç tescil malikinin işleten olduğu karinesini değiştirecek üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte delillerin davalı ... tarafından ortaya konulması gerekirken bu yönde her hangi bir delil ortaya konulamamış olması dikkate alınarak bu davalı yönünden de işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    2-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Dosya kapsamından, Mahkemece davacılardan ... için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 5.000,00 TL ve ... için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de gözönünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan somut olayda olayın meydana geliş şekli ve kusur oranları dikkate alındığında davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha ... manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 25/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi