Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13106 Esas 2020/1541 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13106
Karar No: 2020/1541
Karar Tarihi: 10.02.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13106 Esas 2020/1541 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazın davalıya satılmasına ilişkin önalım hakkını kullanamadıklarını ve satış bedelinin muvazaa yoluyla yüksek gösterildiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil talebinde bulundular. Mahkeme, bedelde muvazaa iddiasını ispatlandığı gerekçesiyle davacıların lehine karar verdi. Ancak Yargıtay, keşif ve bilirkişi raporu tek başına bu iddianın kanıtlanamayacağına karar vererek, kararı bozdu. Davacılar, bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilirler fakat bu rapor tek başına yeterli değildir. TMK'nin 734. maddesi uyarınca ödemelerin hükümden önce depo edilmesi gerektiğini belirten Yargıtay, davacıların iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle, dava konusu payın tapuda gösterilen satış bedeliyle ödenmesi gerektiğini belirtti.
TMK'nin 734. maddesi: \"Önalım hakkı kullandırılmadan önce satış bedeli belirlenmez ve satış sözleşmesi yapılmaz. Bedelin ödenmesi daha sonra hükme bağlanır. Bu amaçla hükümden önce bedelin, mahkemenin belirleyeceği uygun bir zaman içinde imza karşılığında veya şarta bağlanarak depo edilmesine karar verilir.\"
14. Hukuk Dairesi         2016/13106 E.  ,  2020/1541 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar tarafından, davalı aleyhine 23/05/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin paydaşı olduğu dava konusu 1445 ada 2 sayılı taşınmazda 15.05.2013 tarihinde davalıya satılan hisselerin önalım hakkı nedeniyle müvekkillerinin adına tescilini talep etmiş ve resmi senette satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla yüksek gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
    Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, resmi senette gösterilen satış bedelinin gerçek satış bedeli olduğunu, davacının dava konusu taşınmazda elbirliğiyle malik olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazda davalıya ait hisselerin davacılar adına tesciline, depo edilen 217.215,58 TL’nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif ve bilirkişi raporu tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir.
    Somut olayda; 10.02.2020 tarihli satışla dava konusu 1445 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1077/2400 hissesi 243.500,00 bedelle davalıya satılmış, davacı önalım hakkına engel olmak için dava konusu payların satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiş, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın 1077/2400 payının satış tarihinde değerinin 212.345,00TL olduğu belirlenmiştir. O halde davacının bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayabildiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından dava konusu payın tapuda gösterilen satış bedeliyle, ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin TMK"nin 734. maddesi uyarınca hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    10.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.