15. Hukuk Dairesi 2020/1078 E. , 2020/3279 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... İnş. Müh. Mad. Tur. San. ve Tic. A.Ş. ile davalı ... Müh. Elektromekanik San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki davadan dolayı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.06.2019 gün ve 2014/1232 E.-2019/569 K. sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesine dayalı olarak açılan cezai şart, eksik ve ayıplı işler bedelinin tazmini davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu 11.06.2019 tarih ve 2014/1232 Esas, 2019/569 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından süresi içerisinde kanun yoluna başvurmuştur.
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1 maddesinde, “Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmi Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve Resmi Gazete’de ilan yapılarak Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 günü itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2 maddesinde “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun"un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” düzenlemesine yer verilmiş iken 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile bu hüküm “12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan” ibaresi “verilen” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemesine gönderilmez:” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu değişiklikten önce kanun yoluna başvuruda kanun yoluna başvuru tarihi nazara alınır iken, değişiklikle bu yol terk edilmiş ve karar tarihi esas alınmıştır. Yani anlaşılması gereken şudur; bir karara karşı kanun yoluna başvurulur iken bu kararın verildiği tarihe bakılacaktır. Karar, 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş ise temyiz yoluna, 20.07.2016 (bu tarih dahil) tarihinden sonra verilmiş ise, istinaf yoluna başvurulacaktır.
İki düzenleme değişiklik ile birlikte değerlendirildiğinde, istinaf kanun yolunun yürürlüğe girdiği 20.07.2016 tarihine kadar temyiz kanun yoluna başvurulmuş bir karar hakkında bu kararın kesinleşmesine kadar geçecek süreçte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun istinafa ilişkin düzenlemeleri eklenmeden önceki hâli uygulanmaya devam edilecektir. Yani 20.07.2016 tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmuş bir dosya bu yolla sonuçlanacak olup, bu dosyanın hiç bir şekilde istinaf incelemesine tabî tutulması söz konusu olmayacaktır.
20.07.2016 tarihinden önce bir dosyada verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa, o karar Yargıtayca bozulmuş olsa dahi bundan sonra verilecek kararlarla (bozmadan geçmiş dosyalarla ilgili verilecek kararlar) ilgili olarak da başvurulması gereken kanun yolu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun istinafla ilgili değişikliklerinin yapılmadan önceki hâline ilişkin düzenlemeler gereği temyiz ve koşulları varsa karar düzeltme yoludur. İstinaf yolu söz konusu olmayacaktır. Burada sonradan verilen kararın 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş olmasının önemi yoktur. Daha açık anlatım ile daha önce Yargıtay incelemesinden geçen bir dosyada verilen kararın istinaf edilmesi mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu 11.06.2019 tarih 2014/1232 Esas, 2019/569 Karar sayılı karar ile, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi"nin 05/02/2020 tarih, 2020/67 Esas, 2020/126 Karar sayılı kararı ile kararın temyiz incelemesine tabi olduğundan bahisle geri çevirme kararı verilmiş ve dosya temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre istinaf mahkemeleri kurulmadan önce Yargıtayca temyiz incelemesi yapılan ve hatta ilk derece mahkemesince HUMK hükümlerine göre temyize tabi bir karar verilmiş olması halinde Bölge Adliye Mahkemeleri kurulduktan sonra verilen karara karşı temyiz incelemesi yapılması gerektiği yönündedir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasından önce ilk derece mahkemesinin 1086 sayılı HUMK hükümlerine göre temyize tabi esasa ilişkin bir kararın verilmiş olması gerekir. Bu uygulamanın dayanağı HMK"nın Geçici 3/2 maddesi olup, Yargıtay"ın esasa ilişkin yaptığı bir incelemeden sonra daha alt bir mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesinin denetim yapma ve Yargıtay kararından başka bir karar verme çelişkisi yaratılmaması amacıyladır.
Somut olayda dosyada verilen esasa ilişkin karardan önce, 11/11/2014 tarihli ara karar gereğince davacının ihtiyati haciz talebinin incelenerek reddedildiği, bu incelemenin geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati hacze ilişkin talep ve kararlara ilişkin olan ve esasa taalluk etmeyen sınırlı inceleme olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle; bu incelemelerde işin esasına girilmeyip sadece ihtiyati hacze ilişkin sınırlı inceleme yapıldığı ve esasın tartışılmadığı nazara alındığında bu inceleme bahsi geçen kanun hükmü ve uygulama kapsamında değerlendirilemez. Daha açık bir deyişle; verilen son karar temyiz incelemesine değil, istinaf incelemesine tabidir. İstinaf incelemesi yapılması gerekir iken hatalı yorum ve değerlendirme yapılarak dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesi doğru olmamış, istinaf incelemesi yapılmasını teminen dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf incelemesinin yapılmasını sağlamak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi için dosyanın ilk decere mahkemesine İADESİNE, 21.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.