Esas No: 2021/19063
Karar No: 2022/5675
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/19063 Esas 2022/5675 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2021/19063 E. , 2022/5675 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas, 2016/237 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 05/11/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1-Şüpheli ... hakkında, 06/05/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 16/02/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/856 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın usulüne uygun şekilde şüpheliye tebliğ edilerek kesinleşmesinden sonra 14/04/2015 tarihinde tedbirin infazı için Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, hastanede 06/07/2015 tarihinde yapılan idrar tahlilinde uyuşturucu madde kullanımının devam ettiğinin tespit edilmesi üzerine Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonunun 20/10/2015 tarihli kararı ile, uyuşturucu madde kullanmaya devam ederek yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek kapatma kararının şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin 10/11/2015 tarihinde kapatma kararına itiraz ettiği,
3- Erteleme kararı kaldırılarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/44658 esas 2015/35604 sayılı iddianamesi ile İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas 2016/237 sayılı kararı ile; sanığın kapatma kararına itirazının değerlendirilmediği gerekçesiyle kamu davasının kabule şayan olmadığına karar verildiği, kararın doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 24/11/2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği ve 02/12/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştirildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/02/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/856 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/44658 esas, 2015/35604 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılması üzerine, denetimli serbestlik dosyasının Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonunca verilen kararın itiraz ve şikayete tabi olduğu, anılan kararın sanığa tebliğ edilmesi üzerine 10/11/2015 havale tarihli dilekçe ile itiraz etmiş olmasına rağmen bu konuda herhangi bir değerlendirme ve işlemin yapılmadığından bahisle kamu davasının kabule şayan olmadığına dair İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas ve 2016/237 sayılı kararı kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, sanığın 10/11/2015 havale tarihli dilekçesi ile yapmış olduğu itirazının değerlendirilerek bir karar verildikten sonra denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas ve 2016/237 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, 06/05/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/02/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/856 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin yeniden uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edilmesi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2015 tarihli ve 2014/93066 soruşturma, 2015/44658 esas 2015/35604 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas ve 2016/237 sayılı kararı ile, denetimli serbestlik dosyasının Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonunca verilen kararın itiraz ve şikayete tabi olduğu, anılan kararın sanığa tebliğ edilmesi üzerine 10/11/2015 havale tarihli dilekçe ile itiraz etmiş olmasına rağmen bu konuda herhangi bir değerlendirme ve işlemin yapılmadığı gerekçesiyle “kamu davasının kabule şayan olmadığına” karar verildiği, anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre;
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsendiği dikkate alındığında; somut olayda gerekçeli kararın
sanığın doğrudan MERNİS adresine tebliğ edildiği, tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle gerekçeli kararın doğrudan sanığın MERNIS adresine tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, kanun yararına bozma istemine konu kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmediği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/1.maddesi gereğince yalnız kesinleşmiş kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği, kanun yararına bozma istemine konu kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmediği anlaşıldığından, kararın tebliği ile usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesinden sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, bu nedenle kanun yararına bozma isteminin bu aşamada reddine karar verilmiştir.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenle, İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas ve 2016/237 sayılı kararının, sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleştirilmesinden sonra kanun yararına bozma incelemesi yapılabileceğinden, İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/659 esas ve 2016/237 sayılı kararına ilişkin kanun yararına bozma isteminin bu aşamada REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.