Esas No: 2015/3148
Karar No: 2020/5758
Karar Tarihi: 03.12.2020
Danıştay 10. Daire 2015/3148 Esas 2020/5758 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3148
Karar No : 2020/5758
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gaziantep ili, ...ilçesi, ...Köyü, … ada ve … parselde kayıtlı taşınmazın ortak malikleri olan davacılar tarafından, dava konusu parselin kapama fıstık bahçesi olduğu, Kayacık Sulaması Y-1 borulu şebekesinden sızan sular nedeniyle 2008 yılında ağaçların bir kısmının zarar gördüğünden bahisle açılan davada ... İdare Mahkemesi'nin E:…, K:… sayılı kararı ile davalı idare kusurlu bulunarak tazminata hükmedildiği, kalan ağaçların korunması için davalı idare tarafından gereken tedbirlerin alınmaması üzerine diğer ağaçların da kuruduğu veya kurumaya yüz tuttuğu, bu durumun ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… değişik iş, K:… sayılı kararı ile ortaya konulduğu ve 145.485,00 TL zararın tespit edildiği, idarenin tüm Mahkeme kararlarına rağmen üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğinden bahisle kusurlu olduğu ileri sürülerek 20/07/2012'den itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte 145.485,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davaya konu arazinin konumu itibariyle eskiden beri dere yatağı alanı olduğu ve drenaj kanalı yapılmış olsaydı dahi söz konusu araziden doğal konumu dolayısıyla su tahliyesinin olacağı, öte yandan davacının dere yatağına müdahalede bulunarak ağaç diktiği ve doğal dere yatağını kapattığı ve zararın oluşmasına doğrudan katkı sağladığı, suyun akmasını engelleyen nitelikteki maddeleri temizlemediği ve küçük bir ark ile giderilebilecek zararın etkisini daha da artırdığı görüldüğünden, bahse konu zararın oluşumunda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, Gaziantep Fıstığı Araştırma Enstitüsünden bilirkişi seçilmesi gerektiği, davalı kurum tarafından drenaj kanalının yanlış hesaplandığı ileri sürülerek kararın temyizen bozulması istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu mahkeme kararının reddedilen maddi tazminat için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dairemiz esasına kayıtlı 2017/2504 esaslı davacının ilk zararının (2008 yılı) tazmini istemiyle açılan ilgi davada, drenaj kanallarının tamamlanmamış olması nedeniyle tarlasındaki ürünlerin zarara uğrayabileceğini bilen, buna rağmen Sulama Birliğinden su talebinde bulunan ve sulama beyanı sözleşmesindeki taahhüdüyle oluşacak zararlarda sorumluluğu üstlenen davacının, drenaj kanalı yetersizliğine bağlı dava konusu zarardan tamamiyle kendisinin sorumlu olduğu ve bu durumun davalı idarelerin sorumluluğunu ortadan kaldırdığı gerekçesiyle 03/12/2020 tarihli kararıyla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar, Mahkeme kararında; davaya konu arazinin konumu itibariyle eskiden beri dere yatağı olduğu ve davacının da gerekli tedbirleri almadığından zararın etkisini artırdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilse de; ilgi dosyadan da anlaşılacağı üzere tarlasındaki ürünlerin zarara uğrayabileceğini bilen, buna rağmen su talebinde bulunan ve sulama beyanı sözleşmesindeki taahhüdüyle oluşacak zararlarda sorumluluğu üstlenen davacının, dava konusu zarardan tamamiyle kendisinin sorumlu olduğu dikkate alındığında sonraki yıllarda oluşacak zararlardan da yine idarenin sorumlu olmayacağı açıktır.
Bu durumda, davanın reddi yolunda verilen temyize konu idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, toplam 148.485,00 TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi'nce, davanın reddine, 14.038,80 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "14.038,80 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" ibaresinin "750,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların davanın esasına ilişkin temyiz istemlerinin reddine, vekalet ücretine ilişkin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan "… TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" ibaresinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden maktu olarak belirlenen "… TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Dairemiz esasına kayıtlı 2017/2504 esaslı davacının ilk zararının (2008 yılı) tazmini istemiyle açılan davada; drenaj kanalının gereği gibi yapılmaması nedeniyle davacılara ait fıstık ağaçlarının kuruduğu, dolayısıyla davacıların hizmetin kötü ve geç işlemesi nedeniyle uğradıkları zararın, hizmet kusuru ilkesi uyarınca idarece tazmini gerektiği sonucuna varıldığı açıktır.
Bu bilgiler ışığında, kalan ağaçların korunması için davalı idare tarafından gereken tedbirlerin alınmaması nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan işbu davada da, devam eden zarardan idarenin sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sebeple, oluşan zararların tespiti ile tazminine karar verilmesi gerektiğinden davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın onanmasına ilişkin Daire kararına katılmıyorum.
(XX)-KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacıların maddi tazminat taleplerinin reddi nedeniyle davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamakta olup, bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.