Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9687 Esas 2010/10993 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/9687
Karar No: 2010/10993

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9687 Esas 2010/10993 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/9687 E.  ,  2010/10993 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AKÇAABAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 10/03/2010
    NUMARASI : 2009/276-2010/50

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalıya ait olan 101 ada 1 parsel parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde olduğunu, kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; kadastronun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve 3402 Sayılı Kanunun 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar,  davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup mahkemece 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kadastro tespiti ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Öyleyse, davacı Hazine’nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
    Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Bir taraf dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olduğu halde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297) Bunun yanında, avukatlık ücreti de yargılama giderlerinden sayılır. (29.05.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı).  
    Hal böyle olunca; yapılan uygulama neticesinde dava tarihinde davacı Hazine’nin davasında haklı olduğu gözetilerek, yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden ve maktu harçtan davalı tarafın sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine,  25.10.2010  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.