6. Hukuk Dairesi 2013/15839 E. , 2014/463 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2013/455-2013/883
İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece itirazın kaldırılması isteminin kabulüne, tahliye isteminin reddine karar verilmiş, karar davalılar tarafından alacağa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından 03/05/2013 tarihinde İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2013/10339 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde; 2010 yılı Aralık ayı, 2011 ve 2012 yılları tüm aylar ve 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları kira bedeli olarak toplam 8.080,44 TL kira alacağının tahsili talep edilmiştir. Davalı borçlu süresinde verdiği borca itiraz dilekçesinde; borcu olmadığını, daha önce aynı borca ilişkin İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2013/8165 sayılı takip dosyası ile takip yapıldığını, itirazı üzerine takibin durduğunu, mükerrer takibe itiraz ettiğini bildirmiştir.
İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2013/8165 sayılı takip dosyası ile de davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine 28.03.2013 tarihinde başlatılan icra takibinde düzenlenen takip talepnamesinde; 363,00 TL 2010 yılı 12.ay kirası, 4.800,00 TL 2011 yılı kirası, 5.280,00 TL 2012 yılı kirası, 1.452,00 TL 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları kiralarının istenilmiş olduğu, davalı tarafından kısmi itirazda bulunulduğu ve kabul edilen kısmın süresi içinde ödendiği anlaşılmıştır. Bu durumda aynı dönem ve alacak için iki ayrı takip yapıldığı, ilk takipte yapılan itiraz üzerine aynı alacak yönünden takibin durmuş olduğu, İ.İ.K.’ nun 269/3. Maddesi gereğince 6 ay içerisinde itirazın kaldırılması istenmediğinden aynı alacak için yeniden takip yapılamayacağı anlaşıldığından bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; takibe dayanak yapılan 01.05.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesini borçlu Hüseyin Karamahmutoğlu kefil olarak imzalamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.3.2006 gün ve 2006/6-78 Esas, 2006/88 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir. Ne kadar
uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir. Olayımızda, takibe konu alacak yenilenen kira dönemine ilişkindir. Sözleşmenin Özel Şartlar başlıklı bölümünün 8.maddesinde kefilin sorumluluğunun belirlenen kira süresince devam edeceği belirtilmiştir. Kefilin uzayan kira dönemlerindeki sorumluluğu ve azami hangi süre ve hangi miktarla sınırlı olacağı gösterilmemiş olduğundan kefilin borçtan sorumlu tutulması düşünülemez. Mahkemece kefilin sorumlu olmadığı da göz ardı edilerek karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davalının alacağa yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın alacağa ilişkin olarak BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.