Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9446 Esas 2010/10924 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/9446
Karar No: 2010/10924
Karar Tarihi: 25.10.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/9446 Esas 2010/10924 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/9446 E.  ,  2010/10924 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARASU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/02/2010
    NUMARASI : 2009/153-2010/30

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalıların miras bırakanı S. adına 12 parsel sayılı taşınmazın bir  kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların devletin  hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek, tapunun iptal ve terkinini istemiştir.
    Davalılar, davayı kabul etmişlerdir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptal ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazın davalıların miras bırakanı S.S. adına kayıtlı olduğu, kadastro tespitinin 5.3.1968 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise  28.5.2008  tarihinde açıldığı görülmektedir.
    Mahkemece, 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesine göre dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, dava tarihine kadar yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle dava reddedilmiş, gerçekten de, hak düşürücü süre geçmiştir. Ancak, davacı Hazinenin, eldeki davayı sulh hukuk mahkemesinde açtığı, davalılar vekilinin, 10.7.2008 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiklerini beyan ettiği, davalılar S. S.K.ve K. S.S. vekili Avukat M.S.ve Ö.E. vekaletnamelerde davayı kabul yetkisi bulunduğu da sabittir.
    Bilindiği üzere, Sulh Hukuk Mahkemesinde görevsizlik kararı verilmişse de, görevli mahkemede görülen dava, görevsiz mahkemede açılan davanın devamıdır.
    Bu durumda, HUMK."nun 92.maddesine uygun olarak yapılan kabul beyanını sonradan yürürlüğe giren  yasanın ortadan kaldırmayacağı, ayrıca davanın sürdürülmesi ve yasadan sonra karara bağlanmış olmasının kabulün hukuki sonuçlarını değiştirmeyeceği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, görevsiz mahkemedeki kabul beyanının işin esasına ilişkin olduğu, görevli mahkemecede gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak;"kabul beyanına göre" davanın kabulüne karar  verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

     

     

     

     

     


     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.