13. Hukuk Dairesi 2016/17752 E. , 2019/6459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, vekili davalılardan ... ile yapılan 10.11.1998 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi ile 3.955,62 TL kredi kullandırıldığını,diğer davalılar ... ve ..."ın sözleşmelerde müteselsil kefil olduklarını, davalıların kredi borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüklerini, bu nedenle davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, borcun ödenmediğini, bu nedenle alacak davası açmak zorunda kaldıklarını belirterek; toplam 42.060,59 TL "nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili davanın reddini dilemiş, diğer davalılar davaya herhangi bir cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı ..."ün mirasçıları temyize cevap dilekçelerinde davalı murislerinin 26.07.2012 tarihinde vefat ettiğini, kendilerinin de ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin kararı ile davalının mirasını reddettiklerini bildirmişler ve vefatına ilişkin nüfus kaydı ile ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/2338-2631 E.K. sayılı mirasın gerçek reddi kararı suretini ibraz etmişlerdir.
Mahkemece, TC.... Bankası ... Şubesi ile davalılar arasında 10.11.1998 tarihli 3.955,62 TL bedelli Tüketici Kredisi Sözleşmesi düzenlendiğini,... 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29.05.2009 tarih 2006/320 Esas -2009/201 Karar numaralı kararı ile suç tarihinde TC. ... Bankası ... Şube Müdürü ve memurları olan bir kısım sanıkların haksız menfaat temin etmek maksadı ile sahte imzalarla ilgililerin borçlu gösterilmek suretiyle kredi kullandırılmış gibi gösterildiğini bu şekilde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığını, görevi kötüye kullanma suçunun işlendiğini, bir kısım banka memurlarının mahkumiyetlerine karar verildiğini bu nedenle davalıların kredi sözleşmelerinden dolayı herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı ve kredi sözleşmelerinin sahte olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur(MK m.28.I) Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğini tespit için, bir ayrım yapmak gerekir.
Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz.Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı(veya mirasçılar tarafından) devam edilir.Mirasçıları da ilgilendiren davalar, ölen tarafın mirasçılarına karşı geçen alacakları, hakları veya mallarına (MK m.599)ilişkin davalardır. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır.Ölen taraf davalı ise, davacı, davayı davalının mirasçılarının hepsine karşı birlikte devam ettirebilir.)" (Prof. Dr.Baki Kuru-Prof Dr. ... Arslan-Prof. Dr. Ejder Yılmaz Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı değiştirilmiş 21. Baskı sh.241
Bu halde, ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler.
Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def`i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re`sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. "( Hukuk Genel Kurulu`nun 25.3.1953 gün 4/147 E. 35 K., 04.11.1998 gün 6-758 E. 794 K. sayılı kararı ).
Dosya içinde bulunan ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/2631 Esas sayılı dosyasından, davalı ...’ün ölümü üzerine en yakın mirasçıları tarafından mirasın reddedildiği anlaşılmaktadır.
Mirası reddeden mirasçılara husumet yöneltilemez. Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re"sen nazara alınması gerekir. Ayrıca taraf teşkili sağlanmadığı sürece işin esasına girme olanağı da yoktur. H.G.K’nın 03.07.2002 tarih 15/572-577 sayılı kararında söz edildiği gibi,taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilnmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’un 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.