11. Hukuk Dairesi 2014/13614 E. , 2014/20330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/03/2014 tarih ve 2013/68-2014/332 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, asıl ve birleşen davada, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve paralarını istedikleri zaman geri alabilecekleri taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkillerinin belge karşılığında davalılara 50.050 DEM ve 30.000 DEM olmak üzere toplam 80.050 DEM verdiğini, bir süre sonra müvekkillerinin yatırdıkları paralarını istediklerini ancak bu güne kadar kendilerine ödeme yapılmadığını, davalıların müvekkillerinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek, toplam 85.801,30 TL’nın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı defi ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taleple yapılan pay devir işleminin kanuna ve ortaklık ana sözleşmesine aykırılık teşkil etmediği, ortaklık defterlerinin ve genel kurul toplantılarının usulünce olduğu, davacıların hileli davranışlarla aldatıldığını tespite elverişli somut deliller bulunmadığı, bu nedenle de davacıların ortaklığın yetkili temsilcilerince yanıltıldığını veya yanlış yönlendirildiğini kabule olanak bulunmadığı, ortaklığın pay kazanımını benimseyerek karar gereğini yerine getirdiği, davacıların pay senedi satın almak suretiyle davalı şirkete ortak olduğu, davacılardan nominal değer üzerinden bedel alınmasının söz konusu olmadığı, ortaklığın primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararının bulunduğu, pay defteri ve hazirun cetvelinde yer alan kayıtların farklılık göstermediği, dosyada mevcut SPK raporlarının da tek başına davacıların iddialarını ispata elverişli bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkin olup davalılar, davacıların şirket ortağı olduğunu ve TTK"nın 329-405. maddeleri gereğince ödedikleri parayı geri isteyemeyeceklerini savunmuşlar, mahkemece de bilirkişi raporu alındıktan sonra davalıların eylemi nitelikli dolandırıcılık olarak
değerlendirilmek suretiyle davalıların zamanaşımı def""inin reddiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiş, karar Dairemizin 07/12/2012 tarihli kararı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında, davalıların, davacının ortak olmak amacıyla para verdiğini, kendisine hisse senedi verildiğini ve geçerli bir şekilde ortaklık ilişkisinin kurulduğunu savunmalarına göre evvelemirde davacının davalı şirkete gerçekten ortak olup olmadığının tespiti ve davalıların zamanaşımı def"inin de buna göre değerlendirilmesinin gerektiği, SPK raporunda davalı şirketin resmi kayıtlardan ayrı olarak ikincil kayıtlar tuttuğu belirtilmekte olup, bilirkişi incelemesine sunulan pay defterindeki kayıtların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının belli olmadığı, davacıları devir aldığı bu payların davalı şirketin sermayesi içinde temsil edilip edilmediği üzerinde durulmadığı belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda, vaki olay açısından şirket muhasebe kayıtlarında davacıların pay sahibi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, defterlerin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun şirket kayıtlarından tespit edilemeyeceği, ancak birikimlerini değerlendirmek isteyen bir kimse ile fon talep eden bir anonim şirket arasındaki ilişkinin kural olarak ortaklık ilişkisi olarak nitelendirilebileceği belirlenmiştir.
Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda açıkça, vaki olay açısından şirket muhasebe kayıtlarında davacıların pay sahibi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, defterlerin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun şirket kayıtlarından tespit edilemeyeceği belirlendiğine göre, bu durumda taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı anlaşıldığından bu aşamadan sonra davacıların zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve davalıların zamanaşımı def"inin de buna göre değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken bilirkişinin kanaatlerine göre davacıların davalı şirkete ortak olduğu yönündeki görüşlerinin benimsenmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
2- Davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalılar vekilince verilen temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği belirlenemediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır. Temyiz dilekçesinin verilme usulü 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)"nın 434. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 365. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı tarafça bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin UYAP yoluyla e-imza ile imzalanarak gönderilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK)"nda, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK"nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt da
bulunmadığından, bu İBK’nın uygulanması gerekmediğinden, davalı tarafça bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, istek halinde aşağıda yazılı 504,60 TL harcın temyiz eden davalı Yimpaş Gıda San. ve Tic. A.Ş"ye iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.