10. Hukuk Dairesi 2016/2156 E. , 2016/2878 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı ... nezdinde 16.03.2007-15.07.2012 tarihleri arasında geçen çalışmaların tespitine ilişkin davada, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.
6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan Geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanunda bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır.
6100 sayılı HMK nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği” hüküm altına alınmıştır.
Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin istemin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle resen hükmedilmesi gereken bakiye harcın, davacının davada haksız çıkması sebebiyle davacıya yükletilmesi gerekirken hatalı olarak “davalıdan alınmasına karar verilmesi”, karar başlığında ve hüküm fıkrasında “davalı” olarak yer alması gereken Kurum sıfatının “Feri Müdahil” olarak yazılması, davada iki davalı olmasına rağmen hüküm fıkrasında hangi davalıya ilişkin hüküm kurulduğunun infaza elverişli şekilde gösterilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : 1- Karar başlığında “Feri Müdahil” olarak yer alan Kurum sıfatının “Davalı” olarak değiştirilmesine,
2-Hüküm fıkrasının bakiye harca ilişkin 2. paragrafında bulunan “davalıdan” sözcüğünün silinerek yerine “davacıdan” sözcüğünün yazılmasına,
3-Hüküm fıkrasının “Davalı” tarafından sarfedilen yargılama giderine ilişkin 4. paragrafının tamamen silinerek yerine “Davalı ... tarafından yapılan tebligat, müzekkere, tanık gideri ve tanık talimat gideri olarak kullanılan toplam 269,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiline, davalı ...’e verilmesine; davalı ... tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde bu davalıya iadesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına,
4-Hüküm fıkrasının davacı aleyhine vekalet ücretine ilişkin 5. paragrafında yer alan “davalı ve Feri Müdahil SGK” sözcüklerinin silinerek yerine “davalılar” sözcüğünün, “davalı ... ve Feri Müdahil SGK" ya” sözcüklerinin silinerek, yerine, “davalılara” sözcüğünün yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.