14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/563 Karar No: 2015/7278 Karar Tarihi: 30.06.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/563 Esas 2015/7278 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/563 E. , 2015/7278 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.12.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dışı paydaş ...."nun 01.12.2010 tarihinde 612 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını davalıya sattığını belirterek tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı, taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını ve akitte satış bedelinin düşük gösterildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir. Somut olayda; mahkemece fiili taksimin mevcut olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu konuda yapılan araştırmalar hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahallinde keşif yapılmış ancak tarafların tanıkları duruşmada dinlenmiş ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmemiştir. Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda davalının fiili taksim savunması yönünden tarafların bildirdikleri tanıklar ve davalı tarafından talep edilen harita mühendisi de tanık sıfatıyla mahallinde yapılacak keşifte dinlenerek açıklanan hususları kapsar şekilde beyanları alınıp, çelişkiler giderilerek tüm deliller toplanmak suretiyle taşınmazın kullanım durumu belirlenmeli ve keşfe katılan fen bilirkişisine krokisinde işaretlettirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.