Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden Hazine"ye ait olan 3610 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından yapı ve tesisler yapıldığını ileri sürerek, parsel üzerindeki yapı ve tesislerin yapım tarihlerinin tespiti ile 19.7.2003 tarihinden sonra yapılanların 4916 Sayılı Kanun gereğince Hazine"ye aidiyetinin tespiti ile tapu kaydına "4706 Sayılı Yasanın (4916 S.Y. Ile değişik) 5.maddesi uyarınca Hazine"ye intikal etmiştir" şerhi konulmasına, davalının müdahalesinin men"ine, bu kanun kapsamında olmayan yapı ve tesislerin yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmaz üzerindeki yapıları 1988 yılında yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, taşınmaz üzerindeki yapıların 4916 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce meydana geterildiği ve bu yapıların yıkımına ilişkin anılan yasada bir düzenleme bulunmadığı gerekçeleriyle şerh konulması ve yıkım taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı Hazine, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve üzerindeki yapıların yıkımı ve muhtesatın 4916 Sayalı Yasa’nın yürürlük tarihinden sonra yapıldığının tespiti ile tapuya şerh edilmesi isteklerinde bulunmuştur.
Mahkemece, yapıların anılan yasanın yürürlüğünden önce yapıldığı gözetilerek elatmanın önlenmesine, yıkım ve şerh konulması isteklerinin ise reddine karar verilmiştir.
Gerçekten, 4706 Sayılı Yasanın 5. maddesinde değişiklik yapan 4916 Sayılı Yasada; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesisler, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal eder. Yapı ve tesisleri yapanlar herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler.” hükmü yer almaktadır.
Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, yıkımı istenen muhtesatın yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapıldığı saptandığına göre, kural olarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında isabetsizlik yoktur.
Ne varki, hükümden sonra, 01.08.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 Sayılı Yasa ile, anılan yasal düzenlemeye ekler getirilmiş ve bazı değişiklikler yapılmış ve böylece davalıya satılması konusunda yeni imkan ve süreler tanınmıştır. Davalı, gerek safahattaki savunmasında ve gerekse temyizinde bu yönde beyanlarda bulunmuştur.
Hal böyle olunca, davalının sözü edilen savunması üzerinde durularak bu konuda bir müracaatının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, müracaatının bulunduğunun belirlenmesi halinde sonucunun beklenmesi, yasal değişiklikler gözetilmek suretiyle bir karar verilmek üzere karar bozulmalıdır.
Tarafların temyiz itirazının kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.