14. Hukuk Dairesi 2015/2061 E. , 2015/7260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.06.2008 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, murisi ..........’e ait.........Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/315-237 sayılı mirasçılık belgesinde mirasçılarının gösterildiğini, murisin kızı olmasına rağmen mirasçı olarak gösterilmediğini ileri sürerek, mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesinin düzenlenmesini istemiştir.
Davalılar, teminat gösterilmesi gerektiğini, davacının taşınmaz edinim hakkının araştırılması ve davacının murisin kızı olduğunu kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının muris tarafından tanınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, mirasbırakan ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz. Taşınmazlar için Türk mahkemelerinden mirasçılık belgesi alınması zorunludur ve Türk kanunları uygulanmalıdır.
Mirasçılık belgesinin verilmesinde, hareketli nüfus kayıtları, mahkeme ilamları, tapu ve vergi kayıtları, iskan belgeleri, muhtarlık belgeleri, askerlik kayıtları, tanık ifadelerinden delil olarak yararlanılır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı murisi ........in mirasçısı olmasına rağmen .........Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/315-237 sayılı mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini iddia etmiştir. Muris .........Bulgaristan Devleti’nden göç etmesiyle vatandaşlık kazanmıştır. Davalılar ... ve ...’ın ...........Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.02.2008 günlü ve 2007/51esas 2008/21karar sayılı ilamıyla Bulgaristan Devleti, ... ili, ..... Belediyesi’nin doğum belgesi dikkate alınarak babalarının ......olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bulgaristan Devleti, ........ Mahkemesi’nin 23.05.2015 günlü ve ...... numaralı çeviri belgesinde .....’in mirasçı davalılar dışındaki çocuğunun davacı olduğu belirtilmiştir. Bu belgeden, davacının o ülke kanunları uyarınca murisin çocuğu başka bir anlatımla mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı 1954 doğumlu olup, 1924 doğumlu muris ..... serbest göçmen iken Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna 1980 yılında tescili yapılmıştır. Dolayısıyla, Bulgaristan Devleti’nden gelen kayıtlarda davacının murisin kızı olduğunun bildirilmesi ve davacının murisin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanmasından sonra doğmamış olması nedeniyle TMK’nın 293. maddesi gereği tanınmasının bir öneminin bulunmaması nedeniyle .....’in mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, Anayasamızın 35. maddesi hükmünde de temel haklar arasında sayılan miras hakkının kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür.
Türk Medeni Kanunu, bu kanunun yürürlüğüne ilişkin kanun ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerinde mirasın, miras bırakanın ölümüyle açılacağı, mirasçılık ve mirasın geçişinin miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği, mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı belirtilmiştir. Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanun’unda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince, davacı Bulgaristan Devleti vatandaşlığına tabidir. Bu durumda, davanın resen araştırma prensibine tabi olduğu gözetilerek öncelikle mahkemece Adalet Bakanlığı"ndan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle davacının Türk Vatandaşı olmadığı gözönüne alınarak Bulgaristan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı sorulup saptanmalı, mütekabiliyet şartları duraksamasız belirlendikten sonra, miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde gayrimenkuller yönünden davacının mirasçı olamayacağı gözetilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan olgular yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 30.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.