Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/10374
Karar No: 2010/10454

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/10374 Esas 2010/10454 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/10374 E.  ,  2010/10454 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ     : EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ     : 19/03/2008
    NUMARASI     : 2006/122-2008/79

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar, maliki   oldukları  21  ada  2  ve 5  sayılı  kadastral  parsellerin  yenileme   çalışmaları  sonucu  141  ada  16  ve  12; davalı  köy  tüzel  kişiliğine   ait  eski   1  nolu  parselin  15, diğer  davalıların  paydaş  bulundukları  eski  16  nolu  parselin  14  parsel  sayılı taşınmazlar  olarak    tescil  edildiklerini,ancak gerek  genel   kadastro   sırasında  gerekse  yenileme  çalışmalarında  fiili  sınırların  dikkate  alınmadığını, kadastral paftada  ne  şekilde  ve  nezaman  çizildiği  belli  olmayan  kurşun  kalem ile  belirlenmiş sınıra  itibar  edilerek  yenileme  paftalarının  düzenlendiğini, hatalı  ve  usulsüz  ölçümler  sonucu  yolsuz tesciller   yapıldığını  ileri  sürerek, tapu  iptali ve  tescil  isteğinde  bulunmuşlardır.
    Davalı ( birleşen  dosya  davacısı-karşı  davalı ) N.iddiaların  doğru  olmadığını belirtip  asıl davanın  reddini       savunmuş, birleşen  davasında  paydaşı  olduğu 14  parsel  sayılı  taşınmaza  vaki  elatmanın   önlenmesi ve  yıkım  isteğinde   bulunmuş, karşı davanın  da  reddi  gerektiğini beyan  etmiştir.
    Asıl  dosya  davacısı  ve  birleşen  elatmanın  önlenmesi, yıkım dosyasında  davalı (karşı  davacı)  İ. Ç.  Türk Medeni  Kanununun  725.  maddesi  gereğince  taşkın  yapıları  nedeniyle temliken tescil  talep  etmiştir.
    Asıl dosya  davalısı  köy  tüzel  kişiliği  ile  birleşen  iptal- tescil dosyasının  davalıları  yanıt  vermemişlerdir.
    Mahkemece, yenileme  çalışmaları ile  mülkiyet  ve  sınır  değişikliği  yapılmadığı,İ.Ç. ve  mirasçılarının  14  sayılı  parsele  haksız  olarak  müdahale  ettikleri gerekçesiyle;  asıl  davada  davalı  N. yönünden  davanın  reddine, birleşen  iptal  ve  tescil  davasının  reddine, birleşen  elatmanın  önlenmesi  ve yıkım  davasının  kabulüne  karar  verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl ve ikinci birleşen dava, tapu iptali ve tescil; birinci birleşen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım ve bu davada açılan karşı dava ise, temliken tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davada davalı N. yönünden davanın reddine, birleşen tapu iptal ve tescil davasının reddine, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 21 ada 2 ve 5 sayılı kadastral parseller 11.11.1938 tarihinde kadastro ile H. Ç.adına kayıtlı iken, 5 parsel sayılı taşınmazda 11.10.1996 tarihinde intikal işlemi yapılıp, bilahare taksim ile aynı gün davacı(bir.dos.davalı-karşı davacı) İ. adına tescilinden sonra taşınmazların yenilemeye tabi tutuldukları ve 03.03.2004 tarihinde, 5 sayılı parselin 141 ada 12 parsel, 2 sayılı parselin 141 ada 16 parsel olarak tescil edildikleri; komşu 21 ada 1 parsel sayılı ve 11.11.1938 tarihinde kadastro ile davalı D.H.Köyü tüzel kişiliği adına kayıtlı taşınmazın da yenileme ile 141 ada 15 sayılı parsel olduğu; yine komşu 21 ada 16 sayılı kadastral parselin yenileme ile 141 ada 14 sayılı parsel olup, asıl dosya davalısı N.T. ile, birleşen iptal ve tescil davası davalıları adlarına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 141 ada 16 sayılı parsel 04.02.1979 tarihinde vefat eden H. Ç.adına kayıtlı olup, terekesi iştirak halinde bulunduğuna ve anılan parsel lehine tescil istendiğine göre, tüm mirasçılarının davada yer alması gerektiği kuşkusuzdur. Nevarki, H. Ç. mirasçılarından 21.6.2005 tarihinde ölen kızı H.’nin kızlarından 1953 doğumlu R.S. davacılar arasında yer alırken, diğer kızı 1957 doğumlu R.Ö.tarafından dava açılmamıştır.
    O halde, öncelikle davaya katılmayan R. Ö. olurunun alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
    Öte yandan; iptal ve tescil davacıları, gerek genel kadastro gerekse yenileme çalışmalarında fili sınırların dikkate alınmadığını, hatalı ve usulsüz ölçümler sonucu yolsuz tesciller yapıldığını ileri sürmüşlerdir.
    Bilindiği üzere; tapulama ve kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların hukuksal ve geometrik durumlarını tesbit eden görevlilerin, ölçü hesaplama ve çizimlerde hata yaptıkları, kadastral kroki ve paftaların her zaman mülkiyet durumunu doğru olarak yansıtmadığı uygulamada bilinen bir gerçektir. Zamanımızda, kadastral ölçü ve hesaplamalarda kullanılan araç, gereç ve cihazların çok gelişmiş olmasına rağmen bu tür hatalara yine rastlanılmaktadır. İşte bu hataların düzeltilmesi zorunluluğu karşısında daha önce bazı yasal düzenlemeler yapılmışsa da; yetersiz kaldığından 25.6.1983 tarihinde 2859 Sayılı Tapulama ve Kadastro paftalarının yenilenmesi hakkındaki yasa yürürlüğe konulmuştur.
    Söz konusu yasanın 1. maddesinde belirtildiği üzere “teknik nedenlerle yetersiz kalan uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki ya da ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftaları...” yenilenir.
    Yenilemenin yapılış biçimi uygulanacak teknik yöntemler uygulanması gereken usul ve kurallar ise bu yasanın 6. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan yönetmelikte daha detaylı olarak açıklanmıştır.
    Hemen belirtmek gerekir ki; yenileme işlemi, önceki kadastro ile saptanan mülkiyet ve geometrik durumu yok sayan veya tamamen hükümsüz kılan yeni bir kadastro çalışması değil mümkün olduğu ölçüde aslına sadık kalınarak onun eksikliklerini tamamlayan sınırlarında ve yüzölçümlerinde görülen yanlışlıkları “orantı” ve “dengeleme” kurallarına göre düzelten bir önceki kadastroya ek bir işlemdir.  
    Zorunlu sebepler (parsel köşe noktalarının kaybolması, röperlerin bozulması gibi) sonucu ortaya çıkan sınır değişiklikleri, her zaman mülkiyet değişikliği niteliğinde değildir. İlk kadastronun aslına bağlı kalınmakla beraber kimi yasa ve yönetmelikte gösterilen bilimsel ve teknik verilere uygun olarak yapılan ölçümlere rağmen elde olmayan zorunlu sebepler sonucu ortaya çıkan değişiklik ve buna bağlı geometrik durumun kabulünde zaruret vardır.
    Ayrıca, ilk kadastro ile yenileme sonucu üretilen paftalar ve buna bağlı parseller ya da parsel topluluğu arasındaki fark yada farklar tecviz dışı ise parsel yüzölçümlerinin yukarıda değinildiği şekilde dengeleme ve orantı yoluyla düzeltileceği, bu suretle meydana gelen haksızlıkların da önlenebileceği kuşkusuzdur.
    Bu durumda, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle sınırların değişip değişmediğinin belirlenmesi zorunludur. Zira, sınırların değişmesi halinde uygulanacak hükümle, değişmemesi halinde uygulanacak hükümleri birbirinden farklıdır.
    Eğer sınırlarda bir değişiklik yoksa eski sınırlara itibar edileceği, sınırlarında ve yüzölçümlerinde bir yanlışlık ve eksiklik bulunmayan parsellerin yenileme dışı bırakılacağı tabiidir.
    Sınırlarda değişiklik mevcut ise, tapulama haritaları ile yenileme haritalarının çakıştırılıp uygulanması, bu uygulamada özellikle parsel köşelerinin hesaplanacak koordinatlarına göre tersim edilmesi, sınırların tespit edilememesi halinde sabit noktalardan  (sınırlardan) yararlanılması, tüm bulguların arz üzerinde işaretlenip rapor edilmesi ve gerekçelerin gösterilmesi asıldır.
    Diğer bir nokta ise,  taşınmazda kadastro çalışmalarındaki hatalı tespitler dışında fiili kullanım sonucu ortaya çıkan yeni oluşum, yeni bir mülkiyet değişikliği niteliğinde olup, yenileme paftalarında nazara alınmaz.  
    Somut olayda; hükme esas alınan raporda kadastral pafta ile yenileme paftası çakıştırılmamış, yukarıdaki ilkelere uygun şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. 
    Hal böyle olunca; öncelikle  davaya katılmayan R.Ö.olurunun alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi; bilahare, iptal ve tescil davaları sonucunda mülkiyet değişikliği söz konusu olursa, elatmanın önlenmesi ve yıkım ile temliken tescil davalarını etkileyeceğinden öncelikle yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde hükme yeterli soruşturma, araştırma ve inceleme yapılarak iptal ve tescil davasındaki  iddianın  açıklığa kavuşturulması ve ondan sonra elatmanın önlenmesi, yıkım ve temliken tescil istekleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Kabule göre de; bilindiği gibi, yıkım istekli davalar ile tescil davaları kayıt maliklerine karşı yöneltilir.
    Oysa, birleşen yıkım isteğine ilişkin dava, sadece davalı İ. karşı yöneltilmiş olup, yapılan keşif ile hem İ...’in müstakilen malik olduğu 12 sayılı parselden taşkınlık, hem de İsmail’in irsen paydaş olduğu 16 parsel sayılı taşınmazdan taşkınlık saptandığı halde, 16 sayılı parselin diğer maliklerine davanın yöneltilmemiş olması isabetsiz olduğu gibi, İsmail tarafından açılan temliken tescile ilişkin karşı davanın da sadece N.aleyhine açılıp, 14 sayılı parselin diğer maliklerine husumet yöneltilmemiş olması da doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 14.10.2010  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi