
Esas No: 2017/81
Karar No: 2018/262
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/81 Esas 2018/262 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İcra Ceza
Ticaret şirketi yetkililerinin alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi suçundan sanık ... hakkında şikâyetçiler tarafından verilen şikâyet dilekçeleri üzerine yapılan yargılamalar sonucunda sanığın;
Şikâyetçiler ... ve ..."a yönelik eylemi nedeniyle beraatine ilişkin Polatlı İcra Ceza Mahkemesince verilen 07.05.2008 gün ve 64-228 ile 07.05.2008 gün ve 66-229 sayılı hükümlerin, şikâyetçiler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 29.06.2009 gün ve 2814-4764; 25.05.2009 gün ve 2817-3613 sayı ile;
"...Şikâyetçi vekili 11.01.2007 tarihli şikâyet dilekçesinde, sanıklardan ...’ın borçlu ... Elektronik Sanayi Ticaret A.Ş’nin hukuki olarak görünmese de gerçek sahibi ve fiilen yönetim yetkisine sahip ismi olduğunu, diğer sanıklar Muammer Aşkın, ... ve ...’ın anılan şirketin hukuki anlamda temsilcileri ve yönetim kurulu üyeleri olduklarını, her türlü işçi alımlarını ve ücret ödemelerini bu firma üzerinden yürüttüklerini, ancak borçlarından kaçınmak kastıyla firmanın üzerine hiçbir menkul ve gayrimenkul mal almadıklarını, şirket adresini sürekli değiştirdiklerini, firmanın ürettiği elektronik takografların muvazaalı şekilde yine bu kişiler veya işbirlikçileri tarafından kurulan başka şirketlere (...’ın oğlu Ufuk Hattat ve kızı Hatice Füsun Hattat’ın yöneticisi oldukları ... Kart Sistemleri San. ve Tic. A.Ş., Orka Hisso Şirketi gibi) fatura edildiğini, pazarlamanın bu firmalar aracılığıyla yapılıp, gelirlerinin bu firma hesaplarında toplandığını ileri sürerek, İİK’nun 333/a-1. maddesi ile cezalandırılmaları isteminde bulunmuş olup, yargılama sırasında sanıklardan ..."ın mahkemeye iddiayı doğrular mahiyette bilgileri içeren yazılı beyanda bulunduğu ve deliller sunduğu gözetildiğinde, öncelikle borçlu ... Elektronik Sanayi Ticaret A.Ş. ile muvazaalı bir şekilde iş yaptıkları iddia edilen ... Kart Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. ve varsa başka firmalar belirlenerek, bu firmaların ticari defter ve kayıtları üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayini gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Şikâyetçi ..."a yönelik eylemi nedeniyle İİK"nun 333/a-1 ve TCK"nun 52/2. maddeleri uyarınca 6 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Polatlı İcra Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2011 gün ve 125-109 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.10.2012 gün ve 5322-8190 sayı ile;
"...Şikâyetçi vekili tarafından sanığa isnat edilen suç, İİK’nun 333/a maddesinde, "Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde, alacaklının şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlendiği dikkate alındığında, atılı suçun oluşabilmesi için, sanığın bu eyleminin başka bir suç oluşturmaması gerekmektedir. Şikâyetçi vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hususların ispatlanması hâlinde sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde müeyyideye bağlanan alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltme suçuna uyabileceği anlaşılmakla, mahkemece sanığın beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabule göre de,
1- Şikâyetçi vekili 10.10.2007 tarihli duruşmada borçlu şirketi hukuken temsile yetkili ... ve ... hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmesine ve diğer sanıklar ... ve Muammer Aşkın yönünden şikâyetlerinin devam ettiğini bildirmesine rağmen, atılı suçun haklarında şikâyetten vazgeçilen sanıklar ile iştirak hâlinde işlenip işlenmediği ve buna göre de vazgeçmenin TCK"nun 73. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca diğer sanıklara da sirayet edip etmeyeceğinin tartışılmaması,
2- Hapis cezası asgari hadden tayin edilmesine rağmen, aynı gerekçeyle gün para cezasının asgari hadden ayrılarak tayin edilmesi,
3- Sanık hakkında verilen cezanın paraya çevrilemeyeceğine ve cezanın tecil edilemeyeğine ilişkin İİK"nun 352/b maddesinin, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasanın 23. maddesiyle ilga edilmesi nedeniyle, verilen cezaların tecilinin ve hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına ve tedbirlere çevrilmesinin olanaklı olduğu gözetilmeden, "CMK gereği mümkün olmadığı" gerekçesiyle teciline ve paraya çevrilemeyeceğine karar verilmesi,
4- Temyiz sebebi ile öğrenilen mahkemenin 2009/87 esas ve 2011/108 sayılı kararı ile mahkûmiyetine karar verilen sanık hakkında şikâyetçileri ve icra takip dosyaları farklı dosyalardan dolayı yapılan şikâyet nedeni ile açılan dava dosyasının bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 43. maddesinin ikinci fıkrası aracılığıyla birinci fıkrasının uygulanmasının gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması için bu dosyanın anılan dosya ile birleştirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Şikâyetçiler Selman Hakbilir ve Hüseyin Orhan"a yönelik eylemi nedeniyle İİK"nun 333/a-1 ve TCK"nun 52/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 6 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Polatlı İcra Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2011 gün ve 65-107; 09.09.2011 gün ve 63-106 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.09.2013 gün ve 20627-13810; 13.06.2013 gün ve 19277-10023 sayı ile;
"...Sanıklara yüklenen İİK"nun 333/a maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için, tebliğ edilen ödeme/icra emrinde borcun ödenmesi için verilen sürenin son günü itibarıyla ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olması ve hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan sanıkların kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları zorunlu olup en önemlisi de sanıkların eyleminin başka bir suç oluşturmaması gerektiği cihetle; şikâyetçi vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hususların ispatlanması hâlinde sanıkların eyleminin İİK"nun 331. maddesindeki alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltme suçunu oluşturabileceği, bu nedenle yüklenen suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Şikâyetçiler ... ve ..."a yönelik eylemi nedeniyle bozma kararları sonrası devam olunan yargılama sonucunda sanığın İİK"nun 333/a-1 ve TCK"nun 52/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 6 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Polatlı İcra Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2011 gün ve 87-108; 09.03.2012 gün ve 86-66 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.10.2012 gün ve 5548-8191; 25.12.2012 gün ve 8963-11385 sayı ile;
"Şikâyetçi vekili tarafından sanığa isnat edilen suç, İİK’nun 333/a maddesinde, "Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde, alacaklının şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlendiği dikkate alındığında, atılı suçun oluşabilmesi için, sanığın bu eyleminin başka bir suç oluşturmaması gerekmektedir. Şikâyetçi vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hususların ispatlanması hâlinde sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde müeyyideye bağlanan alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçuna uyabileceği anlaşılmakla, mahkemece sanığın beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabule göre de,
1- Şikâyetçi vekili 10.10.2007 tarihli duruşmada borçlu şirketi hukuken temsile yetkili ... ve ... hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmesine ve diğer sanıklar ... ve ... yönünden şikâyetlerinin devam ettiğini bildirmesine rağmen, atılı suçun haklarında şikâyetten vazgeçilen sanıklar ile iştirak hâlinde işlenip işlenmediği ve buna göre de vazgeçmenin TCK"nun 73. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca diğer sanıklara da sirayet edip etmeyeceğinin tartışılmaması,
2- Hapis cezası asgari hadden tayin edilmesine rağmen, aynı gerekçeyle gün para cezasının asgari hadden ayrılarak tayin edilmesi,
3- Sanık hakkında verilen cezanın paraya çevrilemeyeceğine ve cezaların tecil edilemeyeceğine ilişkin İİK"nun 352/b. maddesinin, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasanın 23. maddesi ile ilga edildiği, eş anlatımla cezanın ertelenmesine veya hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına ve tedbirlere çevrilmesinin olanaklı bulunduğu gözetilmeden "CMK gereği mümkün olmadığı" gerekçesiyle başkaca artırım ve indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Temyiz sebebi ile öğrenilen mahkemenin 2009/125 esas ve 2011/109 sayılı kararı ile mahkûmiyetine karar verilen sanık hakkında şikâyetçileri ve icra takip dosyaları farklı dosyalardan dolayı yapılan şikâyet nedeni ile açılan dava dosyasının bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 43. maddesinin ikinci fıkrası aracılığıyla birinci fıkrasının uygulanmasının gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması için anılan dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası şikayetçi ..."a yönelik eylemine ilişkin dosya, Polatlı İcra Ceza Mahkemesinin 2012/210 esas sayısına kaydedilmiş, 05.03.2013 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasına karar veren yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında Polatlı İcra Ceza Mahkemesinin 2012/211, 2013/7, 2013/112 ve 2013/141 esas sayılı davalarının bu dava ile birleştirilmesi sonucunda 25.03.2014 gün ve 210-69 sayı ile; sanığın İİK"nun 333/a-1 ve TCK"nun 52/2. maddeleri uyarınca beş kez 6 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.10.2014 gün ve 221081 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 622-1182 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 03.02.2017 gün ve 18038-501 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanıklar ..., ... ve Muammer Aşkın hakkında şikâyet yokluğu nedeniyle kamu davalarının düşmesine ilişkin kararlar temyiz edilmeksizin, inceleme dışı sanık ... yönünden verilen bir kısım beraat hükümleri ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup temyizin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı ticaret şirketi yetkililerinin alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, uyma kararı verdikten sonra direnme kararı verilmesinin, yine kabule göre yapılan bozma nedeni doğrultusunda işlem yapılarak bu işlemler üzerine gerekçe oluşturmak suretiyle verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın, şikâyetçi ..."a yönelik eylemine ilişkin hükmün Özel Dairece bozulmasından sonra devam olunan yargılama sırasında yerel mahkemece, 05.03.2013 tarihli oturumda, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.10.2012 gün ve 5548-8191 sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, kabule göre oluşturulan bozma nedeni doğrultusunda şikâyetçiler..., ..., ... ve ..."a yönelik eylemleri nedeniyle sanık hakkında görülen davaların, şikâyetçi ..."a yönelik eylemi nedeniyle görülmekte olan dava ile birleştirildiği ve birleştirme sonucunda, “Yargıtay bozma ilamında şikâyetçilerin iddialarının ispatlanması durumunda sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde düzenlenen suçu oluşturabileceği belirtilmiş ise de, söz konusu madde metninde suç eyleminin öznesinin "borçlu" olarak ifade edildiği dikkate alındığında, bu madde uyarınca sorumluluğu doğabilecek failin ancak borçlu şirketin kanuni temsilcisi olabileceği, borçlu şirketin kanuni temsilcisi olma sıfatı bulunmayan sanığın ise İİK"nun 333/a maddesinde düzenlenen "ticaret şirketlerinde hukuken ve fiilen yönetim yetkisine sahip olan" şahıs şeklinde kabul edilerek cezalandırılabileceği” gerekçesi ile 25.03.2014 tarihli oturumda uyma kararından dönülüp bozma ilamına direnildiği de belirtilmek suretiyle bozma sonrası yapılan işlemlere dayanılarak sanığın ticaret şirketi yetkililerinin alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi suçundan beş kez mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Sanığın, şikâyetçiler ... ve ..."a yönelik eylemleri nedeniyle beraatine ilişkin hükümlerin Özel Dairece eksik araştırma nedeniyle bozulmasından sonra yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamalar sonucu sanığın adı geçen şikâyetçilere ve görülmekte olan diğer davalardaki şikâyetçiler ..., ...., ..."a yönelik eylemleri nedeniyle İİK"nun 333/a-1 ve TCK"nun 52. maddeleri uyarınca 6 ay hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükümlerin Özel Dairece, İİK’nun 333/a maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için, sanığın eyleminin başka bir suç oluşturmamasının gerektiği, şikâyet dilekçelerinde ileri sürülen hususların ispatlanması hâlinde sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde düzenlenen alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltme suçuna uyabileceği belirtilerek sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliklerinden bozulduğu, yerel mahkemece sanığın, şikâyetçi ..."a yönelik eylemiyle ilgili bozma sonrası devam olunan yargılama sırasında 05.03.2013 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, sanığın eylemlerinin atılı suç dışında başka bir suçu oluşturup oluşturmayacağının ve şikâyet dilekçelerinde ileri sürülen hususların doğru olup olmadığının araştırılması bakımından da şikâyetçiler ..., ...,... ve ..."a yönelik eylemleri nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davalarının şikâyetçi ..."a yönelik eylemi nedeniyle görülmekte olan dava ile birleştirdiği ve birleştirilerek görülen yargılama sonucunda elde edilen tüm deliller çerçevesinde, “Yargıtay bozma ilamında şikâyetçilerin iddialarının ispatlanması durumunda sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde düzenlenen suçun oluşabileceği belirtilmiş ise de, söz konusu madde metninde suç eyleminin öznesinin "borçlu" olarak ifade edildiği dikkate alındığında bu madde uyarınca sorumluluğu doğabilecek failin ancak borçlu şirketin kanuni temsilcisi olabileceği, borçlu şirketin kanuni temsilcisi olma sıfatı bulunmayan sanığın ise İİK"nun 333/a maddesinde düzenlenen "ticaret şirketlerinde hukuken ve fiilen yönetim yetkisine sahip olan" şahıs şeklinde kabul edilerek cezalandırılabileceği” şeklindeki gerekçe ile 25.03.2014 tarihli oturumda uyma kararından dönüp bozma ilamına direnildiği de belirtilmek suretiyle bozma sonrası yapılan işlemlere ve toplanan delillere dayanarak karar verdiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmış olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Polatlı İcra Ceza Mahkemesince verilen 25.03.2014 gün ve 210-69 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.