Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7872
Karar No: 2015/516

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/7872 Esas 2015/516 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/7872 E.  ,  2015/516 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/05/2014 gün ve 2014/2207 - 2014/5238 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    15 Ocak 2001 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydına ve davaya konu olan taşınmaz; taşınmazın tamamı Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden iken ... Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 05/01/2001 tarih ve 68 sayılı yazıları ve ... Kadastro Müdürlüğünün 10/01/2001 tarihli değişiklik beyannamesi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 1996/6 sayılı Genelgesi gereğince 505 hektar 8605,00 m² yüzölçümünde ve arsa niteliğiyle idari yoldan tapuya tescil edilmiştir.
    Davacı Köyü Tüzel Kişiliği, (...) vekili 10/07/2002 havale tarihli dilekçesiyle; köy tüzel kişiliğine ait kadim köy merası olan taşınmazın Hazine tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığına tahsis edildiğini, ancak, bu arazinin 4.600.000,00 m² yüzölçümündeki bölümünün mera olduğunu belirterek, Hazine adına kayıtlı 15 Ocak 2001 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı içinde yer alan taşınmaz içinde bulunan 4.600.000,00 m² yüzölçümündeki yerin köy tüzel kişiliği adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davacı vekili daha sonra sunduğu 30/04/2003 havale tarihli dilekçesinde; taşınmazın TOKİ adına arsa üretimi amacıyla tapuya bağlandığı, ancak, TOKİ’nin taşınmazın yerleşime uygun olmadığı gerekçesiyle tahsisten vazgeçtiğini, bu durumda Hazine adına yapılan tescilin konusuz kaldığını belirterek, bu durumda taşınmazın kadim köy merası olan 4.600.000,00 m² yüzölçümündeki bölümünün köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesi ya da tescil konusuz kaldığından Hazine adına yapılan tapu tescil işleminin iptaline karar verilmesi şeklinde ıslah ettiklerini beyan eden dilekçe sunmuştur.
    Dava devam ederken yörede kadastro çalışmaları başladığından dava konusu yer hakkında arsa niteliği ile 5.058.600,00 m² yüzölçümünde 351 ada 291 parsel sayısıyla idari yoldan oluşturulan 15 Ocak 2001 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak arsa vasfıyla ve taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/716 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu belirtilerek malik hanesi açık şekilde kadastro tutanağı düzenlendiğinden, asliye hukuk mahkemesi 23/12/2003 tarih ve 2002/16 -2003/1474 sayılı görevsizlik kararıyla dosyayı Kadastro Mahkemesine devretmiştir.
    Dosya kadastro mahkemesine geldikten sonra, müdahil davacı ... 20/02/2004 tarihli, müdahil davacı ... 20/02/2004 tarihli ve müdahil davacı ... ise 07/07/2005 tarihli dilekçeleriyle, kendilerine ait taşınmazların 351 ada 291 sayılı parsel içinde tespit edildiği iddiasıyla kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
    Mahkemece; davacı ... başkanlığının ve müdahil gerçek kişilerin ..."na karşı açmış oldukları davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı ... başkanlığının Hazine"ye karşı açtığı davanın sübuta ermediği gerekçesiyle reddine ve müdahil davacı gerçek kişilerin davasının ise kabulüne ve fen bilirkişinin 09/07/2010 tarihli raporuna ekli krokide (A, B ve C) harflei ile gösterilen sırasıyla 48.928,13 m²; 25.708,27 m² ve 1.368,60 m² yüzölçümündeki taşınmazların yine sırasıyla müdahil davacılar ..., ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tescillerine; krokide (A, B ve C) harfi ile gösterilen bölümler çıkarıldıktan sonra geriye kalan 4.982.595,00 m² yüzölçümündeki bölümün ise kadastro tutanağında belirtilen nitelikle ve 351 ada 291 parsel sayısıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı ... Belediyesi ile davalı Hazine vekillerinin temyizi üzerine Dairece; “…çekişmeli taşınmazın (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğu gibi mera niteliğinde de bulunmadığı anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu…” belirtilerek hüküm onanmıştır.
    Davalı Hazine vekili, bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
    Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
    Mahkemece müdahil davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle müdahil davacılar tarafından açılan davaların kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, öncelikle dava konusu 351 ada 291 parsel sayılı taşınmazın tamamı davalı olduğu halde, mahkemece, parselin tamamı değil de sadece müdahil davacıların davaya konu yaptığı ve krokide (A, B ve C) harfleriyle gösterilen yerler davalıymış gibi keşfin sadece bu taşınmaz bölümleri yönünden yapılması ve bilirkişilerden sadece bu taşınmaz bölümleri yönünden rapor alınması usûl ve kanuna aykırıdır. Zira dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının malik hanesi Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olması nedeniyle açık bırakılmıştır. Malik hanesi açık bulunan parselle ilgili yargılamada 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30/2. maddesi gereğince taşınmazın bütünü incelenerek gerçek malikinin re"sen araştırılıp kesin olarak belirlenmesi gerekir. Ancak, mahkemece bu hususa riayet edilmemiştir. Bundan başka bir yerin terk edilmesi, bu yer üzerindeki zilyetliğinin kesilmesi, mülkiyet hakkının sona ermesi için terk işleminin iradi olması gerekir. Ancak, mahkemece yapılan keşifte müdahil davacıların davaya konu yaptıkları yerler üzerinde öncesinde ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin bulunup bulunmadığına dair olarak keşifte bilgisine başvurulan bilirkişi ve tanıkların sözleri saik ve sebebi belli olmayan, olaylara dayanmayan soyut nitelikteki sözlerden ibaret olduğu halde, bu sözler hükme dayanak yapıldığı gibi öncesinde zilyetlik var olsa dahi müdahil davacıların bu yer üzerindeki zilyetliklerinin terk edilip edilmediği yerel bilirkişilere olaylara dayalı olarak sorulup belirlenmediği halde soyut gerekçeler ile terk iradesinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Ayrıca, yukarıda da belirtildiği gibi 351 ada 291 parselin tamamının niteliği ve bu parselin civarının mera niteliğindeki yerlerle çevrili olup olmadığının araştırılmaması nedeniyle müdahil davacılar tarafından davaya konu yapılan yerlerin mera bütünlüğünü bozucu nitelik taşıyıp taşımadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
    Bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Bu tür uyuşmazlıklarda
    taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Ayrıca kural olarak mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılmış olması ya da yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmiş olması gerekir. Ne var ki, bu doğrultuda yapılan araştırma ve soruşturma yukarıda belirtilen yönler itibariyle eksik ve yetersizdir.
    Hal böyle olunca, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince mera tahsisi yapılıp yapılmadığı İl Özel İdare Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, sözü edilen kanunlar uyarınca bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgeler ile Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kaydının oluştuğu tarih olan 15 Ocak 2001 tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait (1975, 1980 ve 1985’li yıllara ait) dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarının üretildikleri memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan başka dava konusu 351 ada 291 parsel ve bütün komşularını parsel sayılarıyla gösterir orijinalinden çekilmiş kadastro paftası örneği ile 351 ada 291 sayılı parselin tüm komşularının kadastro tesbit tutanak örnekleri ile varsa bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında, Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı bir harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti ve dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köylerden ve dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar ve tespit tutanağı bilirkişilerin tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarından üretilen memleket haritaları incelenmeli ve taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı ve taşınmazın bu hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki niteliği ve özelikle müdahil davacıların davaya konu yaptığı yerlerin o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı harita mühendisinden ayrıntılı rapor alınmalı, müdahil davacıların davaya konu yaptığı yerler ile taşınmazın geri kalan bölümünün değişik yerlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, hem müdahil davacıların davaya konu yaptığı yerler hem de taşınmazın geriye kalan bölümünün önceki ve şimdiki niteliği ile müdahil davacıların davaya konu yaptığı yerler imar-ihyaya konu olmuş ise bu bölümlerin öncesinin niteliği, imar-ihya varsa imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, yani bir başka anlatımla arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarında yine ziraat mühendisi kurulundan ayrıntılı rapor alınmalı, yine zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi ve müdahil davacıların bu yerler üzerindeki zilyetliği terk edip etmedikleri hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı ve ayrıntılı beyanları alınmalı ve yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile hava fotoğrafı, memleket haritası ve uzman bilirkişi raporları göz önünde tutularak denetlenmeli, Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı Harita mühendisi bilirkişiye komşu parsellerin dayanağı kayıtların çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğunu belirtir keşfi denetlemeye imkan veren kroki düzenlettirilmeli, şayet mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerleri ile haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalardan yararlanılarak her iki harita çakıştırılarak yerine uygulanmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, mera tahsisi yapılmamış ise dava konusu taşınmazın tamamının öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanıp kullanılmadığı yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı yine olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek keşifte saptanan yerel bilirkişi
    ve tanıkların beyanları arasındaki aykırılık oluşursa bu aykırılık giderilmeli, müdahil davacıların davaya konu yaptığı yerler dışında (krokide (A, B ve C harfleriyle gösterilen bölümler dışındaki yerler) taşınmazın geriye kalan bölümünün niteliğinin mera olduğu tespit edildiği takdirde, dört tarafı merayla (veya ormanla) çevrili yerlerin, mera veya orman bütünlüğünü bozacak biçimde gerçek kişiler adına tescil edilemeyeceği ve bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu davaya konu yerin sadece müdahil davacıların dava ettiği yerlermiş gibi onandığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 08/05/2014 gün ve 2014/2207 - 2014/5238 sayılı onama kararı kaldırılarak, 20/11/2012 gün ve 2004/163-2012/38 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 29/01/2015 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi