Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, paydaşı bulundukları 786 sayılı parsele bir kısmı paydaş, bir kısmı 3.kişi konumundaki davalıların haksız biçimde müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil taleplerinde bulunmuşlardır.
Davalılardan, bir kısmı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece;” rıza-i taksim veya fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının saptanması, izafeten yer kullanan davalılar bakımından hukuken korunmaya değer bir hakkın olmadığı, Ö.yönünden de paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceği,aşırı zarardan sözedilemeyeceği” gerekçeleri ile bozulmuş, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve davacılar ile bir kısım davalılar ve dava dışı kişilerin paydaş oldukları anlaşılmaktadır.
Davacılar, paydaşı bulundukları 786 sayılı parsele bazı paydaşlar ile 3.kişi konumundaki davalıların haksız biçimde müdahalede bulunduklarını ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Dairece; “dava konusu taşınmazda tüm paydaşları kapsayan rıza-i taksim ya da fiili kullanım biçimi oluşup oluşmadığının kesin olarak saptanması, soruşturma ve incelemenin eksiksiz tamamlanması” gerektiğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, öncelikle davalılardan A.T.ve A. A.hakkındaki davadan vazgeçilmediği halde, davalı A.hakkındaki olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması davalı A.A. yönünden kabul biçiminde hüküm kurulması, davalılardan G.yargılama sırasında pay edindiğinin gözönüne alınmaması doğru olmadığı gibi, belirtilen bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen hususların da dikkate alınarak bir önceki Dairenin bozma ilamında belirtilen ilke ve olgular çerçevesinde bir araştırma yapılması, soruşturma ve incelemenin eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.