Taraflar arasında görülen davada; Davacı - Karşı davalı, kayden maliki olduğu 102 ada 1 parsel ile 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazların bir bölümüne davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılaşmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yapıların yıkılması ile yıkım masraflarının tahsili isteğinde bulunmuştur. Davalı - Karşı davacı, davanın reddini savunmuş, çekişme konusu taşınmazların kendisine ait olduğu düşüncesi ile binayı yaptığını, iyiniyetli olduğunu, yapılan binanın değerinin taşan arsa değerinden çok fazla olduğunu ileri sürerek karşı davalarının kabulü ile; Türk Medeni Kanununun 724 ve 725. maddeleri gereğince Temliken Tescil isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davalı-karşı davacının çekişme konusu taşınmaza elattığının sabit olduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, yıkımın aşırı zarar doğuracak olması gerekçesi ile yıkım isteğinin reddine, davacının kayden maliki olduğu çaplı taşınmazlara haklı ve geçerli bir neden olmaksızın bina yapan davalı-karşı davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesi ile karşı dava olan Temliken Tescil davasının ise reddine karar verilmiştir. Karar, davacı - karşı davalı Hazine vekili ile davalı - karşı davacı Belediye Başkanlığı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece karşı dava ile, asıl davadaki yıkım isteğinin reddine, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; kayden davacıya ait çaplı taşınmazlara, davalı-karşı davacı belediyenin haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın yapılanmak ve taşkın bina inşa etmek suretiyle elattığı ve Türk Medeni Kanunun 724. ve 725. maddesinin karşı davacı lehine gerçekleşmediği belirlenerek elatmanın önlenmesi isteğinin kabulü temliken tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında (dava tarihi itibarı ile Hazinenin haklılığı karşısında) kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak, dosyaya mübrez belge ve bilgilerden davanın devamı sırasında tarafların bazı koşullarla taşınmazların tasarrufları konusunda belediyeye tahsisi yönünde anlaşmaya vardıkları görülmektedir. Gerçekten de, böylesine bir tahsisin mevcudiyetinin saptanması halinde davanın konusuz kalacağı sabittir. Ne varki, mahkemece bu husus gözardı edilip bir değerlendirme yapılmaksızın neticeye gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Öyleyse, tarafların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen hususlara hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre "yıkım" konusunda bir mukteza tayinine mahal bulunmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.