20. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/7895 Karar No: 2015/506 Karar Tarihi: 29.01.2015
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/7895 Esas 2015/506 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2014/7895 E. , 2015/506 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ..., ... Mevkiinde bulunan 4000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Asli müdahil ... vekili ise, dava konusu taşınmazın müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu,bu taşınmazı müvekkilinin imar ve ihya ederek kullandığını ve taşınmazın müvekkili adına tescili istemi ile açtığı davanın reddedildiğini belirterek davaya müdahil olmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapusuz olan taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1982 ve 1991 yıllarında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1953 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. 2000 yılında ise pafta yenileme çalışmaları yapılmıştır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, dava konusu taşınmazın Hazine tarafından açılan dava sonucu mahkemenin 2011/350 E. - 406 K. sayılı ilâmı ile Hazine adına orman vasfı ile tesciline karar verildiği, bu hükmün 20.12.2011 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinin (J) bendi gereği orman sayılan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar dava reddedildiği halde, "asli müdahil lehine takdir edilen 1320,00.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak asli müdahile verilmesine" şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamış olup, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 29/01/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.