8. Hukuk Dairesi 2016/8383 E. , 2019/3655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, hacze konu malların davacı adi ortaklık adına satın alındığını ve faturalarının adi ortaklık adına düzenlendiğini, davalıların birlikte hareket ederek muvazaalı şekilde ortaklığa zarar verme düşüncesi ile hareket ettiklerini, adi ortaklığa ait malların ortaklardan birine ait borç sebebi ile haczi ve muhafaza altına alınmasının BK"nin 638/2 .maddesine aykırılık teşkil ettiğini açıklayarak davanın kabulü ile, haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı kişi vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi ücretinin gider avansı olarak yatırılması için davacı vekiline 3 haftalık kesin süre verildiği, yatırılmadığı taktirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtar edildiği,buna rağmen davacı tarafça bilirkişi ücretinin 3 haftalık kesin süre geçirilerek 25/08/2015 tarihinde yatırıldığı, bu sebepten dolayı ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre, Mahkemece; 7.7.2015 tarihli oturumda bilirkişi incelemesi yaptırılması için "... bir hukukçu, bir mali müşavir bilirkişi tespiti ile haciz edilen malların adi ortaklığa ait olup olmadığının, gönderilen adi ortaklığa ait defter üzerinde yapılan inceleme ile belirlenmesinin istenilmesine, bilirkişilerin emek ve mesailerine karşılık 400,00 "er TL bilirkişi ücreti takdirine, masrafın gider avansından karşılanmasına, yeterli gelmemesi durumunda tamamlatılması için 3 haftalık kesin süre verilmesine, gider avansı yatırılmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtaratına" karar verildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; davacı tarafından yatırılması istenen avans, delil avansı niteliğindedir. Bu avansın yatırılmaması da sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğurur (HMK mad. 324). Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir (YHGK’nin 18.02.1983 tarihli ve 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 tarihli ve 8/832, 935; 13.10.2010 tarihli ve 2010/17-510-485; 28.04.2010 tarihli ve 2010/2-221-241; 28.03.2012 tarihli 2012/19-55-2012-249; 12.12.2012 tarihli ve 2012/9-1180-1182 sayılı kararlarında da değinilmiştir.) .
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Somut olayda, bilirkişi ücretinin yatırılması için verilen sürenin kesin nitelikte olduğu bildirilerek ihtarat yapılmasına rağmen, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararda alınması gereken delil avansının tam olarak miktarının belirtilmediği, "masrafın gider avansından karşılanmasına, yeterli gelmemesi durumunda tamamlatılması" şeklinde muğlak bir ifade kullanıldığı, buna göre usulüne uygun kesin süre verilmediği, kaldı ki davanın uzamasına sebebiyet vermeyecek şekilde duruşma öncesinde delil avansının yatırıldığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde, Mahkemece uzman bilirkişi raporu alınması, tarafların diğer delillerinin toplanması ve bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 3.4.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.