19. Hukuk Dairesi 2017/2260 E. , 2018/3479 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 29/07/2009 tarihinde davalının banka hesabına araç bedeli açıklaması ile 200.000.-TL havale yaptığını, parayı alan davalının, davacıya aracın devrini yapmadığı gibi, söz konusu parayı da iade etmediğinden davalı aleyhine ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5957 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, 29/07/2009 tarihinden 24/07/2012 tarihine kadar işleyen ve icra takibinde talep edilmeyen 53.802,74.-TL faizin davalıdan tahsili ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça takip tarihinde istenilmeyen faizin itirazın iptali davası ile istenilemeyeceği, alacak zamanaşımına uğradığı için ona bağlı faiz ve diğer alacakların da zamanaşımına uğradığı belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, verilen bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce 2015/2320 E. - 2015/13052 K. sayılı, 19.10.2015 tarihli bozma ilamında, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda "davanın reddine," denildiği halde, gerekçeli kararda "davanın reddine, takibin kötüniyetli olduğu anlaşılmakla asıl alacağın % 20’si oranında tazminatın davacıdan tahsiline," denildiği, böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu hal, HUMK.’nun 381/2. (HMK m. 298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davacının davalının hesabına 200.000.-TL havale yaptığı hususunda bir ihtilaf olmadığı, davacının bu para havalesini davalıya ait minibüs hattı için yaptığını iddia ettiği, ancak yargılama esnasında davacı tanıklarının dahi davacının bu iddiasını doğrulamadığı, davalı tarafın aracılığı ile bulunabilecek bir minibüs hattı olur ise bunun bedeli olarak 200.000.-TL havale edildiği ve bu anlaşmaya binaen paranın davacının muhasebe işlerini yaptığı dava dışı kooperatifin kasasında saklandığı, dava dışı ..."ın kendisine ait hattı satışa çıkardığı esnada davacının rızası ile paranın ..."a ödendiğinin, davalının anlatımını destekler ve birbiri ile örtüşen tanık beyanları ve diğer delillerden anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 27/09/2009 tarihli havale dekontuyla, davacının, davalıdan satın alacağı araç satış bedeli olarak para gönderilmiştir. Bu durumda davalı taraf davacıya araç satışını gerçekleştirdiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı ile dava dışı ... arasında yapılan satış bedeli sözleşmelerinde, bedel ödeyen alıcı davacı olup, bunun aksi davalı tarafından yazılı delille kanıtlanmalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan ve davacıyı bağlayıcı imza bulunmayan adi belge ile ödeme kanıtlanamaz. Bu durumda mahkemece davacının alacak iddiası yönünden bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.