Davacı sigortalı işe başladığı 4.8.1999 tarihinden sonra Bağ-kur prim borcu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının 4.8.1999 tarihinde sona erdiğinin bu tarihten sonra SSK sigortalısı olduğunun ve Bağ-kur"a prim borcu bulunmadığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece davacının 4.8.1999-23.10.2001 tarihleri arasında SSK sigortalılığının olduğu gerekçesiyle bu süredeki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline ve Bağ-Kur"a prim borcu bulunmadığına karar verilmesi aşağıdaki gerekçelerle doğru görülmemiştir.
Dosyadaki belgelerden, davacının kamyon işletmesi işi sebebiyle Bağ-Kur"a girişinin 18.11.1994 tarihinde yapıldığı, vergi kaydının 18.11.1994- 23.10.2001 tarihleri arasında bulunduğu, oda ve sicil kayıtlarının 20.3.1986 tarihinde başlayarak devam ettiği Bağ-kur"un kamyon işletmesinden dolayı faaliyette bulunduğuna ilişkin vergi kayıtlarını esas alarak davacıyı 18.11.1994-23.10.2001 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul ettiği Mersin Vergi Dairesi"nin 9.8.2005 tarihli yazısı dikkate alındığında, davacının 18.11.1994-23.10.2001 tarihleri arasında kamyon işletmesi işinin faal olduğu ve 1999-2000-2001 yıllarında da kazanç elde ettiği davacının çekişme konusu SSK sigortalılığının ise 4.8.1999 tarihinden itibaren başlayarak aralıksız devam ettiği anlaşılmakatdır.
Sosyal Güvenlik Sisteminizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmıştır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunundaki birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması yasaklanmış, sigortalının önceden başlayarak devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanınarak, çatışan sigortalılık sorunu çözüme ulaştırılmıştır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. madde I-(F) bendinde “ Kanunla Kurulu Emekli Sandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde “ herhangibir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 24. madde I.II, fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere iki sigortalılığın bir arada bulunması halinde asıl olan, önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-389 – 430 sayılı ve 29.06.2005 günlü Kararı ile 2001/21-627-659 sayılı ve 03.10.2001 günlü kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir.
Ancak 1479 sayılı yasanın 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi ( Bu kanun ve 2926 sayılı kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primmlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin kurum alacakları takip edilmeyerek, kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103. maddesinin 1. fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kununun 104. maddesi hükümleri uygulanır. )hükmünü getirmiştir.
Davacının davaraki isteminden 4.8.1999 tarihinden sonraki prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde hukuki durum tamamlanmadığından ve uyuşmazlık devam ettiğinden hüküm tarihinden sonra 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın Ek 19. ve geçici 26. maddesinin uygulanabileceğinin kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E: 2006 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E: 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
24.3. 2005 tarihli prim ödeme cetvelinden davacının 18.11.1994 tarihinde sigortalı olarak tescil edildikten sonra 3.9.1996,30,11,1998, 22.12.1998, 16.12.2004 tarihlerinde prim ödemesinde bulunduğu görülmektedir. Yapılacak iş; davacının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin borcu bulunup bulunmadığını tesbit etmek var ise primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sigortalılığı durdurmak, davacının prim borcunun bulunduğu 4.8.1999-23.10.2001 tarihleri arasındaki süreyi sigortalılık süresi olarak değerlendirmeyerek davacının bu süreye ilişkin prim borcu bulunmadığının tesbitine karar verilerek 4.8.1999 tarihinde başlayıp devam eden 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığına öncelik ve geçerlik tanımak, davacının 18.11.1994-23.10.2001 tarihleri arasında ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itabiriyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcunun bulunmadığının anlaşılması halinde ise önceden başlayıp devam eden sigortalılık 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık olduğundan davacının önceden başlayan 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığına geçerlilik tanınarak istemin reddine, 4.8.1999-23.10.2001 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığın iptaline karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek istemin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.