8. Hukuk Dairesi 2013/12565 E. , 2014/10301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Burdur Aile Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2013
NUMARASI : 2011/176-2013/157
A.. H.. ile R.. G.. aralarındaki katılma ve ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Burdur Aile Mahkemesi"nden verilen 17.04.2013 gün ve 176/157 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına tescil edilen taşınmaz ve aracın edinilmiş mal olduğunu, vekil edenine ait sayısı ve nitelikleri dava dilekçesinde yazılı ziynet eşyalarının davalı tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini açıklayarak, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde değeri 3000 TL ile edinilmiş mallar nedeniyle 57.000 TL"nin faiziyle tahsiliyle vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının çalışmadığını, ev ekonomisine katkısı olmadığını, ziynet eşyalarına ilişkin iddianın asılsız olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ziynet eşyalarına ilişkin alacağın kanıtlanamadığı, aracın boşanma dava tarihinden önce satıldığı ve eklenecek değer bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen reddine, taşınmaza ilişkin satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle buna ilişkin katılma alacağı davasının kabulü ile 55.000 TL"nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınmasına, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 1985 yılında evlenmiş, 05.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 24.05.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur.
Dava konusu 3667 ada 2 parselde asma katlı dükkan vasıflı zemin kat 3 numaralı bağımsız bölüm satın alma suretiyle 25.11.2004 tarihinde davalı adına tescil edilmiş; 20.02.2008 tarihinde dava dışı G. B.’a tapuda yapılan satışla devredilmiş, bilahare adı geçenin de 20.04.2010 tarihinde yine dava dışı Ayşe Baysal’a satışla aktardığı görülmüştür.
TMK"nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK"nun 170. maddesi uyarınca "mal ayrılığı," bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK"nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
TMK"nun 222/son fıkrasına göre, bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz, davalı eş adına edinim tarihi itibariyle aksi de kanıtlanamadığına göre edinilmiş maldır. Nizalı taşınmaz her ne kadar taraflar arasında mal rejiminin sona erdiği tarihten önce devredilmiş ise de, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre TMK"nun 229. maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli bulunmuştur. Kural olarak mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değeri esas alınır. (TMK.232) Ancak, edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri söz konusu olduğunda malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplama yapılmalıdır. (TMK"nun 235/2) Somut olayda; hükme esas alınan hukukçu bilirkişinin raporunda niza konusu taşınmazın geri alımı yapıldığından bahsedilmiş ise de, bu husus dosya içinde mevcut tapu kayıt bilgileriyle örtüşmemektedir. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmazın davalı adına ilk kayıt tarihinden itibaren intikalleriyle birlikte tapu kayıt örneğinin getirtilerek, davalı tarafından satışından sonra tekrar devralınıp alınmadığının tereddütsüz şekilde belirlenmesi, buna göre geri alım yoksa devir tarihi itibariyle sürüm değerinin hesaplamaya esas alınması, geri alım sözkonusu ise TMK"nun 232. maddesine göre hesaplama yapılıp yapılamayacağının temyiz edenin sıfatı da nazara alınarak kazanılmış haklar korunmak suretiyle değerlendirilmesi gerekir.
Bundan ayrı, nizalı taşınmazın bulunduğu yerde 03.05.2012 tarihinde keşif icra edilmiş, projesi hazır edilemediğinden dava konusu bağımsız bölüm belirlenememiş, ancak zemin katta asma katlı dükkanın 45.000 TL sürüm değerinde olabileceği inşaatçı ve mülk bilirkişinin 05.06.2012 tarihli raporlarında bildirilmiştir. Binaya ait projenin temini ile aynı bilirkişiler tarafından ibraz edilen 03.08.2012 tarihli ek raporda ise nizalı 3 numaralı bağımsız bölümün boşanma dava tarihi itibariyle 110.000 TL, keşif tarihi itibariyle 155.000 TL değerde olduğu; ön raporda belirtilen değerin komşu 2 numaralı dükkana ilişkin bulunduğu bildirilmiştir. Davalı taraf, ilk raporda belirlenen değerin nizalı taşınmaza ait olmadığı açıklanmış ise de, komşu taşınmaza biçilen değerle yaklaşık aynı büyüklük ve konumdaki dava konusu taşınmazın belirlenen değeri arasında fahiş fark bulunduğundan bahisle itirazda bulunmuştur. Mahkemece yapılacak iş, bilirkişi raporuna itirazların gözetilmesi, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde yeniden keşif yapılmasının temini ile hükme esas alınacak değerin tespiti için daha önce katılanlar dışında mülk ve inşaatçı bilirkişilerden rapor alınmasıdır.
Kabul şekline göre de; dava kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, yargılama giderlerinin kabul/red oranında taraflara yüklenmesi gerektiği düşünülmeden, tümünün davalı taraftan tahsiline karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yine 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 716,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.