Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 156 ada 62 parsel sayılı taşınmazın Belediye Meclisinin 01.09.2006 tarih ve 08 sayılı kararıyla;"... alışveriş merkezi ve sosyal tesis yapma" şartıyla ihaleyle satışına karar verildiğini, pazarlık usulüyle dava dışı . A.Ş."ne ihale edilerek, 13.11.2007 tarihinde belediye lehine ipotek tesisi suretiyle adı geçen şirket adına tescilinden sonra taşınmazın 29.11.2007 tarihinde ...A.Ş."ne satıldığını, bilahare 5.5.2008 tarihinde de anılan şirketin yasa gereği bölünmesi sonucunda davalı şirkete intikal ettiğini, ancak taşınmazın ihaleyle satışına dair Belediye Meclis Kararının idari yargı yerinde iptal edildiğini, böylece ortada geçerli bir satışın kalmadığını ileri sürüp, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, tapu kaydına güvenerek, tamamen iyiniyetli üçüncü kişi olarak taşınmazı devraldığını, T.M.K."nun 1023.maddesi uyarınca iktisabının korunması gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "davalının T.M.K."nun 1023.maddesine dayanmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, kaldı ki davacı tarafın davalının kötü niyetli olduğunu iddia etmediği, tapudaki devir işlemlerinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve Aksaray Belediye Başkanlığı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.10.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat C.A.ile temyiz edilen vekili Avukat B. Y. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 156 ada 62 parsel sayılı taşınmazın davacı Aratol Belediyesi adına kayıtlı iken, alışveriş merkezi ve sosyal tesis yapma şartıyla ihaleyle satışının yapılmasına dair 01.09.2006 tarih ve 08 sayılı Belediye Meclis Kararı ile 14.9.2006 tarih ve 37 sayılı Belediye Encümen Kararı gereğince yapılan ihale sonucunda 16.10.2006 tarihinde dava dışı ...Park Gayrımenkul İşletmecilik ve Ticaret A.Ş.ne ihale edildiği ve 19.10.2006 tarihinde Arsa Satış sözleşmesi imzalandığı, ancak adı geçen şirketin “peşin ödeme ve tapu devri işlemlerinin Aksaray Belediyesi tarafından açılan satışın iptaline ilişkin idari
davada İdare Mahkemesi’nin yürütmenin durdurulması konusunda vereceği kararın sonuna kadar bekletilmesi yönündeki talebinin 26.10.2006 tarihli Encümen Kararıyla uygun görüldüğü ve bilahare 12.7.2007 tarihli Encümen kararı gereğince 13.7.2007 tarihinde çekişmeli taşınmazın 350.000YTL.sı peşin, kalan 700.000.-YTL.sı için belediye lehine kanuni ipotek tesis edilerek davacı belediye tarafından Milenyum … A.Ş.ne temlik edildiği, adı geçen şirketin de taşınmazı 29.11.2007 tarihinde ve satış suretiyle dava dışı .......MatbaacılıkYayıncılık Rek.Mad.Enerji ve İnş.A.Ş.ne 2.800.000YTL bedelle ve ipotekle yükümlü olarak devrettiği, 5.5.2008 tarihinde de taşınmazın,...… A.Ş.nin bölünmesiyle oluşan davalı ...Park Gayrımenkul Yat. Ort. İşlt.ve Tic.A.Ş. adına ayni sermaye olarak tescil edildiği; bu arada 3. kişi .... Türk A.Ş. tarafından Aratol Belediye Başkanlığı aleyhine dava konusu taşınmazın satışıyla ilgili 01.09.2006 tarih ve 08 sayılı Belediye Meclis Kararının iptali isteğiyle açılan davanın yargılaması neticesinde Aksaray İdare Mahkemesi’nin 25.10.2007 tarih ve 31-1180 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve bu kararın Danıştay 6. Dairesi’nin 19.09.2008 tarihli ilamıyla onanıp, karar düzeltme isteği de 8.2.2010 tarihinde reddedilerek kesinleştiği; ayrıca aynı şirketçe taşınmazın ihale ve satış işlemlerinin iptali ve Aksaray Belediyesi’nin de taşınmazın satışıyla ilgili Belediye Encümen Kararının iptali istekli davalarının da kabullerine dair Aksaray İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların henüz kesinleşmedikleri anlaşılmaktadır.
Davacı, çekişmeli taşınmazın satışının dayanağı olan Belediye Meclis Kararının idari yargı yerinde iptali nedeniyle ortada geçerli bir işlem kalmadığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Davalı ise, dava konusu taşınmazın tapu kaydına güvenen ve iyiniyetli 3. kişi olarak maliki bulunduğunu ve ilk el şirkete yapılan satışın dayanağı Meclis Kararının iptalinin kendi iktisabını geçersiz hale getirmeyeceğini savunmuştur.
Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın dava dışı .… A.Ş. adına tescilinin dayanağı olan idari işlem, yani 01.09.2006 tarih ve 08 sayılı Belediye Meclis Kararı idari yargı yerinde iptal edildiğine ve bu karar kesinleştiğine göre, sicilin illetten yoksun başka bir ifadeyle adı geçen şirket adına tescilin yolsuz hale geldiği tartışmasızdır. Bu bağlamda, İdare Mahkemesi Kararları’nın tapu iptal ve tescil davaları bakımından Adli Yargıyı etkilemeyeceğine ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığı da açıktır.
Ancak, çekişmeli taşınmazı ilk el olan .… A.Ş.’den edinen . A.Ş.nin ve dolayısıyla bu şirketin bölünmesiyle oluşan davalı şirketin, yukarıda sözü edilen çekişmeli taşınmazın geçirdiği aşamalardan, görülen idari davalardan haberdar olup olmadığı, Aksaray gibi küçük bir ilde ve merkezi bir alanda çok büyük meblağlı bir taşınmaz alımında basiretli bir tacir olarak göstermesi gereken özenle hareket edip etmediği, araştırılmak ve taşınmazın ipotekle yükümlü olarak alımının somut olaya etkisi, vb.gibi olgular değerlendirilmek suretiyle iyiniyetli olup olmadığı yönünde yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde soruşturma, inceleme ve irdeleme yapılmamış ve TMK.nun 1023.maddesi hükmünün koruyuculuğundan yararlanıp, yararlanamayacağı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma, inceleme ve soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilip, irdelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı belediye ve bilahare bağlandığı Aksaray Belediye Başkanlığı vekillerinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 07.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.