10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/23612 Karar No: 2016/2741 Karar Tarihi: 08.03.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/23612 Esas 2016/2741 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/23612 E. , 2016/2741 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davaya konu ve yapılan itirazın iptalinin istenildiği takibin, aynı mahkemenin iş mahkemesi sıfatıyla verdiği ve temyiz incelemesi sonucu kesinleşen ilama konu Kurum alacağının bakiyesi için başlatılan ilamsız bir takip olduğu; Kurum alacağının, 12.8.2008 tarihli iş kazasında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan ödemeler sebebiyle oluştuğu, buna göre yasal dayanağının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olduğu anlaşılmaktadır. İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. İş davası az olan yerlerde ayrı bir iş mahkemesi kurulmaz, ancak Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu bu davalara bakmak üzere ayrı bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirir. Bu asliye hukuk mahkemesi ise iş davalarına iş mahkemesi sıfatıyla ve İş Mahkemeleri Kanunundaki yargılama usulüne göre bakar (5521 S.K. m.1). 5521 S.K."nın 7. maddesi, sözlü yargılama usulüne atıf yapmakta ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447. maddesi ile kanunlarda sözlü yargılama usulü ile seri yargılama usuüne atıf yapılan hallerde, aynı Kanunun 316-322. maddeleri arasında düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanacağını belirtmektedir. Somut olayda davanın, yasal dayanağı sebebiyle iş mahkemesinde veya iş mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği açıktır. Ancak, asliye hukuk mahkemesine karşı açılan dava hakkında mahkemenin de uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerinde geçerli olan yazılı yargılama usulüne göre yürütülmesine karar verdiği, hükmü de bu sıfatla tesis ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde Mahkemece yapılacak iş, iş mahkemesi sıfatıyla, iş mahkemelerine özgü yargılama usulllerine göre işin esasına dair yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre hüküm tesis etmektir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, taraflar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.