3. Hukuk Dairesi 2013/2540 E. , 2013/4063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin üniversite öğrencisi olduğunu, okul masraflarını asgari ücretle çalışan ablasının karşıladığını, davalı babanın müvekkiline maddi herhangi bir katkısının bulunmadığını iddia ederek; davacının eğitimine devam edebilmesi için 18 yaşını doldurduğu 30.03.2011 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalı babadan tahsili yönünde hüküm tesisini vekaleten talep etmiştir.
Davalı babanın vasisi cevap dilekçesinde; davacının anne babası arasında görülen boşanma davası sırasında davacının reşit olduğu tarihten sonrası için nafaka talebinin reddedildiğini, bu kararın henüz kesinleşmediğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava şartı yokluğu nedeniyle HMK"nın 114/1-ı fıkrası uyarınca davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
Dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biri derdestliktir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise, aynı konu yeni bir dava konusu yapılamaz. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya layık bir menfaati yoktur. HUMK 187/4"de ilk itiraz olarak nitelenen bu husus, HMK 114, 1/ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir.
Somut olayda; Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/425 Esas sayılı boşanma davası ile eldeki yardım nafakası davasının konuları, tarafları, dava sebepleri aynı değildir. Bu nedenle bu iki dava arasında derdestlikten söz edilemez.
Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/425 Esas sayılı dosyasının tarafları davacının anne ve babası olup, 07.06.2012 tarihli ilam ile davacının annesi ile babasının boşanmalarına karar verilmiş; müşterek çocuk 30.03.1993 doğumlu Oğuzhan için 18 yaşını doldurduğu tarihe kadar geçerli olmak üzere 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş; fazlaya yönelik talep reddedilmiştir. Red kararı iştirak nafakası talebine ilişkindir. Eldeki davada ise davacı ergin, Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesi gereğince davalı babasından yardım nafakası talebinde bulunmuştur.
TMK"nın 364/1 maddesi gereğince; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Tüm bu maddeler ışığında okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.
O halde mahkemece; ergin olan davacının üniversitede okuduğu tesbit edildiğine göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esasına girilerek, taraf delilleri toplanmak suretiyle, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, uygun bir miktarda yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan dava, davacının babası kısıtlı Hüseyin Köprüalan"a karşı açılmış olmasına karşın, karar başlığında davalı olarak, davalı babanın vasisi ..."ın gösterilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.