Davacı, 20.9.2004 tarih ve 4.260100056257 sayılı işyeri ünvanı ile işyeri sicil belgelerinin ve buna ilişkin kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, işyeri tesciline ilişkin kurum işlemlerinin iptalini istemiş Mahkemece yazılı gerekçelerle istemin kabulüne karar vermiştir.
506 sayılı 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı, 6. maddesinde, çalıştırılanların işe alınmasıyla kendiliğinden sigortalı olacağı, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılmayacağı ve vazgeçilemeyeceği 3. maddesinde sigortalı sayılanlar 5. maddesinde işyerinin tarifi, 78. maddede ise ücret hakkındaki koşullar, belirtilmiştir. 506 sayılı Yasa bir bütün olarak dikkate alındığında “ sigortalılık” koşul ve unsurları akdine dayalı bir sözleşme işin görüldüğü bir işyeri ve eylemli bir çalışma bulunmalı çalışan yasanın 3. maddesindeki kişilerden olmamalıdır. Sigortalılığın oluşumu için ücret zorunlu değildir, son olarakta sigortalılık statüsü çalışmaya başlamakla kendiliğinden oluşmaktadır. Hizmet akdinin unsurlarından olan zaman unsurunun belli bir zaman dilimi içerisinde hizmetini işverenin emrine hasretmesi olgusunu, bağımlılık unsurunun ise çalışanın hizmetleri belli bir zaman dilimi içerisinde işveren emrinde ve onun vereceği direktif doğrultusunda gerçekleştirilimesi olgusunu ifade etmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı Özel İdare Müdürlüğü ile kuruma tesbit edilen çalışmalarının iptali (dolayısıyla işyeri tescilinin iptali) istenen Hasan Hüseyin Sürücü arasında Özel İdare hizmet binası ve lojmanlarının kaloriferlerini yakmak üzere 1.10.1997 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşmede, kalorifercinin oturduğu kaloriferci dairesine bina, elektirk su gideri ödemeyeceği, bunların karşılığında kaloriferi yakıp temizliğini yapacağı ve yakılmak üzere gelen kömürleri depoya dolduracağı yaptığı hizmet karşılığı bir ücret talep etmeyeceği belirtilmiştir.
Yukarıda izan edilen sigortalılığın ve hizmet akdinin koşulları ile yine yukarıda sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde tüm şartların oluştuğu ortadadır. Hizmet akdine dayalı bir sözleşme işin yürütüldüğü işyeri ile eylemli bir çalışmanın bulunduğu, hizmet akdinin unsurları olan zaman ve bağımlılık unsurlarının mevcut olduğu, ücret olgusunun ise hizmet karşılığı kira elektirk ve su gideri ödememek şeklinde oluştuğu ücretin mutlaka para olarak ödenmesinin şart olmadığı da açıktır. Son olarakta 506 sayılı yasanın 3. maddesinde sayılan koşullar yönünden sigortalının durumu incelendiğinde, Hasan Hüseyin Sürücü’nün ayakkabı tamiri işe sebebiyle 1.9.1993 tarihinde Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, vergi kaydının 30.6.2000 oda kaydının 31.7.2000, sicil kaydının ise, 1.10.2000 tarihinde sona erdiği bu durumda 1.9.1993-1.10.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve sigortalılığının tekrar 3.6.2003 tarihinde başladığı anlaşılmaktadır. Davacı İl Özel İdare Müdürlüğü ile H.H. Sürücü arasındaki iş ilişkisi 1.10.1997 tarihinden itibaren başlamakla birlikte bu tarihte Bağ-kur sigortalısı olduğundan önceden başlayan ve devam edegeler sigortalılığa geçerlik tanınarak Bağ-Kur sigortalılığın sona erdiği 1.10.2000 tarihinden itibaren işyerinin tescilinin yapılmasında ve sigortalı hizmetlerinin tesbitinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. 14.5.2004 tarih 78-9 sayılı raporda da son derece ayrıntılı biçimde ifade edilmiş, rapor yasaya ve uygulamalara uygun olarak düzenlenmiştir.
Mahkemece öncelikle hak alanını ilgilendirdiğinden Hasan Hüseyin Sürücü’nün davaya katılımı sağlandıktan sonra yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle istemin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.