Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/8319
Karar No: 2010/9634

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8319 Esas 2010/9634 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/8319 E.  ,  2010/9634 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : YALOVA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/02/2010
    NUMARASI : 2009/112-2010/32

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden  maliki  olduğu  653  ada  10  parsel  sayılı  taşınmazına,  komşu  parsel   maliki  davalının   müdahale  ettiğini ve  bu  nedenle  bina  inşaatı  yapamadığını  ileri  sürüp, elatmanın  önlenmesi  isteğinde   bulunmuştur.
    Davalı, davaya  yanıt  vermemiştir.
    Mahkemece, davalı  binasının  davacıya  ait  10  parsel  sayılı  taşınmaza 35.40 m2 taşkın  olduğu  gerekçesiyle, davanın  kabulüne  karar  verilmiştir.
    Karar, davalı  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    “Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 653 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ; komşu aynı ada 16 sayılı parselin ise, davalının miras bırakanı olan eşi Nazım Ermiş ile dava dışı üçüncü kişiler adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı  imar parselleri  olduğu, mahkemece yapılan keşif sonucu teknik bilirkişiler tarafından, 16 parsel sayılı taşınmazdaki binanın balkonunun 10 sayılı parsele taşkın durumda bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı,  üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı  sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 
    298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve soruşturmanın ve de özellikle teknik bilirkişiler raporunun hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilirkişiler tarafından tespit edilen balkon taşkınlığının imar uygulaması suretiyle meydana gelip gelmediği hususu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmamıştır.
    Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmaza bina taşkınlığının imar uygulaması neticesinde oluşup oluşmadığının belirlenmesi;  taşkınlık imarla meydana gelmiş ise, 16 parsel sayılı taşınmazın paydaşı ve davalının miras bırakanı olan Nazım’ın varsa diğer mirasçıları ile taşınmazın diğer paydaşlarının davada  yer  almasının  sağlanması ve yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin  harcın temyiz  edene  geri  verilmesine, 30.09.2010  tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi