Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mülkiyeti idareye ait 179 parsel sayılı taşınmaza komşu davalıya ait Tuz Fabrikasının taşkın olarak inşa edildiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, kayma ve ölçüm hataları nedeniyle dava konusu taşınmazda şagil gibi görüldüğünü belirtip, davanın reddini savunmuş; karşı davasında, davacının 179 sayılı parselde inşa ettiği, ruhsatsız ve kaçak yapının inşaatı sırasında yapılan dolgu sebebiyle duvarın tuz çuvallarının üstüne çöktüğünü ve işyeri faaliyetlerinin durduğunu, davacının kusuru nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek, maddi tazminat istemiştir.
Mahkemece, davacı idareye ait taşınmaza elatıldığının sabit olduğu, davacıya ait taşınmazda bina yapımı sırasında gerekli önlemin alınmaması nedeniyle zemin basıncından dolayı karşı davacıya ait duvarın zarar gördüğü, bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeterli bulunduğu gerekçesiyle; asıl ve karşı davaların kısmen kabul, kısmen retlerine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil; karşı dava ise tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, asıl ve karşı davanın kısmen kabullerine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın davacıya ait 179 parsel sayılı taşınmaza duvar yapmak suretiyle müdahalesi saptanarak elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulü ile uzman bilirkişiler tarafından belirlenen ecrimisile hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının (karşı davacının) temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının ( karşı davalının) temyizine gelince;
Davalı (karşı davacı) davasında, davacıya ait 179 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının inşaatı sırasında yapılan dolgu sebebiyle duvarının tuz çuvallarının üstüne yıkıldığını ve davacının kusuru nedeniyle meydana gelen bu olaydan dolayı zarar gördüğünü ileri sürerek tazminat isteğinde bulunmuştur.
Ne var ki, yapılan inceleme sonucu bedeli istenen duvarın davalı ( karşılık davacı ) tarafından kendi mülkiyet alanı sınırları dışına, dolayısıyla davacı İSKİ’ye ait 179 sayılı parsel içerisine yapıldığı, Şişli 2. Sulh Hukuk Hakimliğinin 1996/210 D.iş. sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu inşaat mühendisi bilirkişi tarafından, “idareye ait parselde yapılan binanın ve bahçe kotunun, komşu parsele göre yer yer yaklaşık 2m yüksekçe olduğu, dolayısıyla 179 parselden gelen zemin basıncının biriket duvara yaptığı itme gücü neticesinde duvarın bir bölümünün tamamen yıkılmış, diğer bölümünün ise çatlamış ve kullanılmaz duruma gelmiş olduğunun” bildirildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; hiç kimse, haksız ve hukuka aykırı eyleminden kaynaklanan bir bedel talep etme hakkına sahip değildir. O halde, davalının davacı idareye ait taşınmaza haklı ve hukuken geçerli bir neden olmaksızın yapmış olduğu duvardan dolayı tazminat talebinde bulunamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı (karşı davalı) idarenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.