17. Hukuk Dairesi 2016/13358 E. , 2017/9412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının imam nikahlı eşi ..."un sürücüsü olduğu sigortasız aracın karıştığı kazada davacının imam nikahlı eşi ..."un vefat ettiğini, desteğin kullandığı aracın sigortası bulunmadığından davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, imam nikahlı eş davacı ... için 10.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 06.06.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 150.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, imam nikahlı eş olarak davacının destek tazminatı almaya hakkı bulunmadığını, ölen sürücünün kazada tam kusurlu olması nedeniyle de davacının tazminat talep hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 150.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden işleyecak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz"in 11.11.2015 tarih ve 2014/3882 Esas- 2015/11962 Karar sayılı ilamı ile; "sair temyiz itirazlarının reddine; davacı ve desteğin muhtemel yaşam sürelerinin belirlenmesi konusunda CSO 1980 Yaşam Tablosu"nun esas alınmasının hatalı olduğu, PMF 1931 Yaşam Tablosu"nun hesaplamada esas alınması gerektiği; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının önceki ölen eşinden reşit olmayan iki çocuğu bulunduğu, bu kazada ölen imam nikahlı eşinden ise bir küçük çocuğu bulunduğunun kabul edildiği, davacının evlenme ihtimalinin yaşı ve reşit olmayan üç küçük çocuğu bulunduğu kabul edilerek %12 olarak belirlendiği, davacının ölen ... ile müşterek küçük bir çocuğu bulunduğu kabul edilerek bu çocuk için de %10 destek payı ayrılarak hesap yapıldığı, bu belirlemelerin sosyal ekonomik durum araştırma tutanağına göre saptanıp başka araştırma yapılmadığı; destek ve davacının vukuatlı tüm nüfus kayıtlarının dosyaya getirtilmesinden sonra hesaplama yapılması gerekirken, sadece sosyal ve ekonomik araştırma tutanağına göre davacının önceki ölü eşinden ve ölen imam nikahlı eşinden yaşı küçük toplam üç küçük çocuğunun bulunduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre karar verilmesinin hatalı olduğu" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 150.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 01.10.2012"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliği ile tarafların rapora itiraz haklarına ilişkin düzenlemelerdir. 6100 sayılı HMK"nun 280/1 maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü; aynı kanunun 281/1. maddesi ise "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda; davalı ... şirketine, hükme esas alınan 01.06.2016 tarihli aktüerya bilirkişi raporunun 07.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının rapora itiraz için HMK"nun 281/1. maddesi gereği sahip olduğu 2 haftalık yasal itiraz süresinin dolması beklenmeden, 09.06.2016 tarihinde dava hakkında karar verildiği görülmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, tazminatın hesaplanmasına ilişkin bilirkişi raporuna karşı varsa itirazlarını sunması için davalının sahip olduğu yasal itiraz süresinin dolmasının beklenmesi, varsa itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalının savunma haklarını kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.