
Esas No: 2018/833
Karar No: 2021/1408
Karar Tarihi: 16.11.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/833 Esas 2021/1408 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 16. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde matbaa işçisi olarak 18.11.2002-30.09.2013 tarihleri arasında çalıştığını, ancak çalışmalarının matbaa işçisi yerine normal bir işçi gibi bildirildiğini, çalışmalarının 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesine göre değerlendirilmesi gerektiğini, yapılan işin basım ve gazetecilik işi olduğunu ileri sürerek davacının çalışmalarının 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesi kapsamında matbaa işçisi olarak gerçekleştiğinin tespitine ve itibari hizmet süresinin hesaplanarak hizmet süresine eklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davanın kamu düzenine ilişkin olduğunu, re"sen araştırılması gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
6. Davalı...a San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, itibari hizmetten yararlanabilmek için Kanun’un lafzına göre basım ve gazetecilik işlerinin birlikte yapılması gerektiğini, müvekili şirket işyerinde sadece basım işi yapılmakta olduğunu, çalışılan işyeri ve yapılan işin itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir olmadığını, davacının cilt ustası olduğundan gaz ve zehirleyici maddeler ile temasının söz konusu olmadığını, yapılan ölçümlere göre iş ortamının da insan sağlığına zararlı ve gürültülü olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Ankara 16. İş Mahkemesinin 25.11.2014 tarihli ve 2013/1333 E., 2014/1758 K. sayılı kararı ile; 506 sayılı Kanun’a 2098 sayılı Kanun ile eklenen Ek 1. madde hükmüne göre itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için, iki koşul olan basım ve gazetecilik işyerinde çalışma ve 3395 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle (II.) numaralı bendin (a-f) alt bentlerinde belirtilen fiziksel dış etkenlerden en az birinin olayda gerçekleşmiş olması gerektiği, davacının çalıştığı işyerinin basım ve gazetecilik işyeri olan matbaa olup, işyerinde solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen ve insan sağlığını olumsuz etkileyen kimyasal maddeler kullanıldığı, gece suni ışık altında ve gürültü düzeyi yüksek makinelerle çalışma yapıldığı, davacının baskı elemanı olarak yaptığı iş gereği sağlığa zararlı fiziksel ve kimyasal faktörlere maruz kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne davalı işyerinde 18.11.2002-1.10.2008 tarihleri arasında 1933 gün hizmeti bulunan davacının, 2098 sayılı Kanun gereğince 1933 günx0,25=438 gününün itibari hizmet süresinden sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Ankara 16. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarihli ve 2015/12137 E., 2016/8602 K. sayılı kararı ile; “..18.11.2002 tarihinden itibaren davalı işveren nezdinde çalışmaları bulunan davacı, davalı işveren nezdindeki çalışmalarında 506 sayılı Kanunun Ek 5. Maddesi kapsamında itibari hizmet süresinden yararlanması gerektiğinin tespitini istemiş, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacının matbaa ünitesinde kalıpçı olarak başladığı, daha sonra grafiker dizgicisi kadrosuna geçtiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda işyerinin bodrum katta baskı ve mücellithane, giriş katta baskı ve mücellithane olduğu 2 asma katın birinde bürolar, tuvalet, duş, yemekhane, diğer asma katta ise grafik tasarım, dijital çıkış makinesi, otomekanik bölümlerin bulunduğu betimlenerek, davacının ofset baskı ustası olarak mücellithanede çalışmalarında olumsuz koşulların gerçekleştiği kanaati bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının, hangi tarihte kalıp ustası olduğu, hangi tarihte grafiker dizgici olduğu, yaptığı işlerin niteliği, grafiker dizgici olarak 506 sayılı Kanunun Ek 5. Maddesi kapsamında maruz kaldığı fiziksel dış etkenlerin neler olduğu araştırılıp somutlaştırılmadan hüküm kurulması, eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Basım ve gazetecilik işyerindeki çalışma koşulları nedeniyle itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için, yasada öngörülen iki koşulun birlikte gerçekleştiğinin belirlenmesi gereklidir. Bunlardan birinci koşul; sigortalının basım ve gazetecilik işyerinde çalışmış olmasıdır. Ancak, bu koşulun araştırılıp saptanmasında; işyeri, dar anlamda muhakkak ve sadece gazete basımıyla uğraşan bir basımevi olarak düşünülmeyip, yasanın açık amacı göz önünde bulundurularak söze değil, öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca varılmalıdır. İkinci koşul ise, yine, aynı maddenin II. Alt Bendinin “a-f” işaretli alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin olayda ayrıca gerçekleşmiş bulunmasıdır.
Mahkemece, davacının, davalı işveren nezdinde hangi tarihte kalıp ustası ve hangi tarihte grafiker dizgici olarak çalıştığı tespit edilip, maruz kalınan etkenlerin oluşturduğu hastalıklar alanında Uzman tıp doktoru, matbaacılık işinden anlayan kimya yüksek mühendisi ve makine yüksek mühendisi, iş güvenliği uzmanlarından oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle bu işyerlerinde keşif yapılıp, davacı işçinin işyerinde yaptığı işin niteliği konusunda, işyerlerindeki incelemelerden elde edilen bulgular esas alınarak, grafiker dizgici olarak görevinin ne olduğu, çalışma yerinin neresi olduğu ve çalışmasında hangi fiziksel dış etkenlere maruz kalındığı, çalışmanın itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir işyerinde geçip geçmediği, davacı yönünden somutlaştıran ve insan sağlığı için tehlike sınırı ile ölçümleme yönteminin yargısal denetime elverir biçimde ortaya konulan rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Ankara 16. İş Mahkemesinin 25.04.2017 tarihli ve 2016/448 E., 2017/199 K. sayılı kararı ile; davalı işyeri çalışanları tarafından aynı konuda davalı işverene karşı açılan davaların kabulüne ilişkin kararların Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Daireleri tarafından onanarak kesinleştiği, aynı nitelikteki davalar yönünden verilen farklı sonuçların hukuk güvenliğini zedeleyebileceği belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, davalı iş yerinde geçen çalışmaları yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Ek 5. maddesi kapsamında itibari hizmet süresinden yararlanıp yararlanamayacağı konusunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Sosyal güvenlik sistemlerinde bazı yıpratıcı türden işlerde çalışan kişilerin sigortalılık sürelerine, onları yaşlılık aylığına kavuşma süresini kısaltarak ödüllendirme amacıyla farazi hizmet süreleri eklenmektedir. Hizmet sürelerinin eklenmesiyle ağır, yıpratıcı ve tehlikeli işlerde çalışanların sigortalılık sürelerine fazladan belirli bir süre "farazi sigortalılık süresi" olarak eklenmekte, bu suretle, daha erken emekliliğe hak kazanmaları veya malûllük, ölüm sigortalarında kendilerine benzerlerine göre daha avantajlı bir durum sağlanmaktadır. Burada, var olmayan fakat varsayılan bir sigortalılık süresi söz konusudur ve sigortalının eylemli çalışması artırımlı olarak işlem görmektedir. Bu anlamda “itibari hizmet süresi” ilgili olduğu yasaya özgüdür ve düzenlendiği alanla sınırlıdır. Nitekim 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na 11.08.1977 tarihli ve 2098 sayılı Kanun ile eklenen Ek 5. maddeyle insan sağlığını ve ömrünü olumsuz yönde etkileyen bazı ağır ve yıpratıcı türden işlerde çalışan sigortalıların sigortalılık sürelerine farazi hizmet süresi eklenmesi öngörülmüştür. Fiili hizmete dayanmayan bu sigortalılık sürelerine “itibari hizmet süresi” denir (Tuncay, Aziz Can: Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, s.365).
14. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Ek 5. maddesi:
“506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.
Sigortalılar Hizmetin Geçtiği Yer Eklenecek Süre
I- a) 212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenliyen kanun kapsamına tabi olarak çalışan sigortalılar.
5953 sayılı Kanunu Değiştiren 212 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamıma giren, 90 gün,
b) Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar.
Basın müşavirlikleri, 90 gün,
II- (Değişik bent: 20/06/1987 - 3395/13 md.)
Basım ve gazetecilik iş yerlerinden 1475 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar,
a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan iş yerleri,
b) Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri,
c) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d) Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri,
e) Tabii ışığın hiç olmadığı ve münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri,
f) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00"den sonra çalışılarak yapılan işyerleri, 90 gün,
III - Denizde 90 gün Gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar.
IV - 1. Çelik, demir ve tunç döküm,
(...), fabrika,
2. Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz da çalışanlar, maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,
3. Patlayıcı maddeler yapılmasında,
4. Kaynak işlerinde çalışanlarda, 90 gün
Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” düzenlemesini içermektedir.
15. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un Ek 5. maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmet süresinden yararlanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Birinci koşul sigortalının basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışması, ikinci koşul ise; (II.) bendin (a-f) alt bendlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının olayda gerçekleşmesidir.
16. Söz konusu maddede, “basım ve gazetecilik” işyeri birlikte ifade edilmişse de, gazetecilik işi yapılmayan sadece basım işi yapılan işyerlerinde çalışan sigortalıların da, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmet süresinden yararlanacakları açıktır.
17. İtibari hizmet süresinden yararlanmayı sağlayan fiili olgu; çalışma süresidir. Sigortalının itibari hizmet süresi kapsamında kalan bir işyerinde çalışmasına rağmen 506 sayılı Kanun’un Ek. 5. maddesindeki sayılan iş ve mesleklerin icra edildiği bölümde çalışmaması ve risklere maruz kalmaması hâlinde itibari hizmetten yararlamayacağı açıktır.
18. Somut olayda davacının 18.11.2002-30.09.2013 tarihleri arasında 1058467 sicil numaralı davalı işyerinde 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak prim ödemesi bulunduğu, matbaa işçisi olduğu ve 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesi uyarınca itibari hizmet süresinin tespiti istemiyle eldeki davanın açıldığı, yargılama sürecinde keşif yapıldığı ve yapılan keşif sonucunda bilirkişi raporu düzenlendiği ve düzenlenen rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
19. Dava dilekçesinde davacının matbaa işçisi olduğu, davalı işveren tarafından alınan 12.05.2003 tarihli yönetim kurulu karar tutanağında matbaa ünitesinde kalıpcı olarak göreve başlatılan davacının grafiker olması nedeniyle kadrosunun grafiker olarak değiştirilmesine karar verildiği, mahkemece davalı işyerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi kurulu raporunun tespit ve inceleme kısmında davacının işyerinde kalıpçı olarak çalıştığı, değerlendirmeler kısmında ofset baskı ustası olduğu, sonuç ve kanaat kısmında mücellit ustası olarak çalıştığının belirtildiği görülmüş olup davacının davalı işyerinde hangi işi yaptığı hususunda çelişki oluşmuştur. Mahkemece sözü edilen bu çelişki giderilmediği gibi 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesinin (II) nımaralı bendinin (a-f) alt bentlerinde belirtilen fiziksel dış etkenlere maruz kalıp kalmadığı, maruz kalınan fiziksel olumsuz etkilerin neler olduğu araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile sonuca varılmıştır.
20. Hâl böyle olunca Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere davacının, davalı işveren nezdinde hangi tarihte kalıp ustası, hangi tarihte grafiker dizgici olarak çalıştığı tespit edilerek maruz kalınan etkenlerin oluşturduğu hastalıklar alanında uzman tıp doktoru, matbaacılık işinden anlayan kimya yüksek mühendisi ve makine yüksek mühendisi, iş güvenliği uzmanlarından oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, davacının yaptığı işin niteliği konusunda işyerindeki incelemelerden elde edilen bulgular esas alınarak, grafiker dizgici olarak görevinin ne olduğu, çalışmanın hangi bölümlerde geçtiği ve yapılan işin niteliği, özellikleri ve buna bağlı olarak hangi olumsuz dış etkenlere maruz kaldığı davacı yönünden somutlaştırılarak insan sağlığı için tehlike sınırı ve ölçümleme yöntemiyle yargısal denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.
21. O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.11.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.