
Esas No: 2019/2525
Karar No: 2019/6412
Karar Tarihi: 22.05.2019
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/2525 Esas 2019/6412 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulün kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının bankadan aldığı ihtiyaç kredisine kefil olduğunu, davalının bankaya borcunu ödemediğini, bu nedenle kendisinin ödemek zorunda kaldığını, yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, kendisinin ödeme yaptığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2011/7428 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazda asıl alacağın 31.928,28 TL işlemiş faizin 7.416,53 TL olmak üzere toplam 39.344,81 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazla istemin reddine, asıl alacak olan 31.928,28 TL üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiş ancak mahkemece verilen ek karar ile, davacının temyiz istemi harcın süresinde yatırılmaması nedeniyle reddedilmiş; bu defa davacı taraf temyiz isteminin reddine dair ek kararı temyiz etmiştir.
1-Asıl kararın davacı tarafından temyizi üzerine, mahkemece, “Davacı ... vekili Av...."ın 22/12/2016 tarihli UYAP"tan gönderdiği temyiz dilekçesiyle Mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucunda bozulmasını talep ettiği, peşin temyiz harcını yatırmadığından kendisine yatırması gereken 672.00.TL temyiz harcının tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde yatırması için ihtaratlı tebligatın 06.01.2017 tarihinde daimi çalışanı ..."e tebliğ edilmesine rağmen yatırılmadığı anlaşıldığından HUMK 434/3.maddesi gereğince davacı vekilinin Mahkememizin 2015/500 Esas ve 2016/274 sayılı kararını temyiz etmemiş sayılmasına,” dair 22.03.2019 tarihli, 2015/500Esas, 2016/274Karar sayılı ek karar verilmiş; davacı tarafça bu ek karar temyiz edilmiş; asıl karara ilişkin temyiz itirazlarının da değerlendirilmesi talep edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, temyiz harcının yatırılması için davacı tarafa gönderilen ihtarın usulüne uygun olmadığı ve davacı tarafın temyiz hakkı bulunduğu değerlendilmiştir.
Bu itibarla, mahkemece kurulan 22.03.2019 tarihli, 2015/500Esas, 2016/274Karar sayılı ek kararın kaldırılmasına, davalının temyiz talebinin incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-Davacı, davalının bankadan aldığı ihtiyaç kredisine kefil olduğunu, davalının bankaya borcunu ödememesi üzerine kendisinin ödediğini ileri sürerek, ödediği bedeli istemiş; davalı ise ödemeyi kendisinin yaptığını savunmuş; mahkemece ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İş bu kararın, mahkemece daha önce verilen 23.05.2013 tarih 2011/446Esas 2013/331Karar sayılı kararın bozulmasına dair Dairemizin 16.01.2015 tarih 2014/24829Esas 2015/406Karar sayılı ilamına uyulmak suretiyle verildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin anılan ilamında; “İncelenen dosya kapsamına göre; davacının yargılama esnasında, ödediği bedellere ilişkin 16 adet tahsilat makbuzunun asıllarını dosya içerisine sunduğu, incelenen makbuz içeriklerine göre ise, bu dekontlardan 13 adedinin dava konusu ile ilgisi bulunduğu diğer 3 adedinin ise takip talebinde borcun nedeni olarak gösterilen kredi borcu ile ilgisi olmadığı, başka bir hesaba ait olduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, makbuz asıllarının davacı elinde bulunması bunların davacı tarafça ödendiğine karine teşkil etmekte olup, davalı ise davacı elinde bulunan makbuzlardaki bedelleri kendisinin ödediğini yasal delillerle ispat edememiştir. Hal böyle olunca, davacı tarafından sunulan ve takip dosyasında belirtilen kredi hesabı ile ilgili olduğu anlaşılan 13 adet tahsilat makbuzu yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevrilmek suretiyle davanın tamamen reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, Bozmayı gerektirir.” denilmiş; bu kez bozmaya uyularak yapılan yargılamada ise 06.06.2016 tarihli Bilirkişi 3. ek raporu alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Ancak bozma ilamında belirtildiği gibi 13 adet değil 11 adet tahsilat makbuzu yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu anlamda mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma ilamının gereği gibi yerine getirilmediği değerlendirilmiştir. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararları tarafları yönünden usulü kazanılmış hak oluşturur. Bu nedenle, mahkemenin bozmaya uygun olarak yapacağı açık tespite göre, tarafların kazanılmış haklarının da gözetilmesi suretiyle, hüküm tesisi gerekirken, yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin reddine dair mahkeme ek kararının KALDIRILMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 672,00 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 2.015,65 TL kalan harcında davalıdan alınmasına HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.