14. Hukuk Dairesi 2016/14910 E. , 2020/1433 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.02.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... ili, ... ilçesi, ...Mahallesi 1018 ada 1 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin hisse maliki olduğunu, hissedarlardan ..."un 242/1000 hissesininin üçüncü kişi ..."a, 300/1000 hissesininin üçüncü kişi ..."a satıldığını, daha sonra ..."un 121/500 hissesinin üçüncü kişi ..."a satıldığını, müvekkilinin söz konusu hisse üzerinde sahip olduğu yasal önalım hakkını kullanmak istediğini beyanla, davalılar adına kayıtlı 542/1000 payın iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkı, müşterek mülkiyette pay satın alana karşı kullanılır, dava da onun aleyhine açılır. Satış tapuya tescil ile vaki olacağından tapu ile payı kim iktisap etmiş ise ona karşı önalım hakkı kullanacaktır. Davadan önce birçok satış olmuşsa önalım davası en son satın alana karşı açılacaktır. Çünkü dava, önalıma konu paya ilişkin tapu kaydının iptalini de amaçladığından kayıt sahibi aleyhine açılması zorunludur.
Önalım davasına konu paya ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle ön alım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasından ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif ve keşifte dinlenen tanık beyanlarından davacı tarafın dava konusu taşınmazda kahvehane olarak kullandığı bir yerin olduğu anlaşılsa dahi davalıların veya davalılara pay satanların fiilen kullandığı bir yer olup olmadığı, var ise bu kullanımın ne zamandan beri olduğu hususlarında yeterli araştırma yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece resen yapılacak araştırmalar neticesinde; davalılar veya davalılara pay satanların fiilen kullandığı bir yer olup olmadığı, var ise fiili kullanımın hangi tarihten beri ve ne şekilde olduğu belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.