17. Hukuk Dairesi 2015/2879 E. , 2017/9369 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, ..."ın sürücüsü ve maliki olduğu araç ile seyri sırasında davalı ..."ün maliki, diğer davalı ..."ın sürücüsü olduğu aracın çarpıştığını, araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin desteği ..."nin vefat ettiğini, davalılardan ... ... A.Ş."nin ve ... ... A.Ş"nin kazaya neden olan araçların trafik sigortacısı olduklarını, ...... A.Ş."nin kasko sigortacısı olduğunu açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili ... için 500,00 TL,..., ..., ... için 250,00"şer TL olmak üzere toplam 1.250,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili ... için 40.000,00 TL, ..., ..., ... için 25.000,00"er TL olmak üzere toplam 115.000,00-TL manevi tazminatın ... ... A.Ş., ..., ..., ..., ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacılar vekili ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, soruşturma dosyasında yer alan tanık anlatımları ve diğer belgelere göre müvekkilinin kusurunun olmadığını, tarafların kusur oranları ve durumları değerlendirildiğinde müvekkillerinden manevi tazminat talebinin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, zarar tutarının trafik poliçesi limitlerinde kalması halinde müvekkilinin aleyhine açılan davanın reddi, aşan tutar olması halinde müvekkilinin bu aşan rakam ile sınırlı olarak sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini açıklayıp haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu beyan etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, davaya konu zararın öncelikle zorunlu taşımacılık sigortası poliçesinden karşılanması gerektiğini, dava meblağının taşımacılık poliçesi limitlerinde kaldığından davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 117.304,60 TL, ... için 2.231,47 TL... için 2.537,09 TL maddi tazminatın davalılar ..., ..., ..., ..., ... ... A.Ş., A.Ş., ... ... A.Ş."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı ..."nin maddi tazminat talebinin reddine, davacıların Davalı ...Ş. hakkında açtıkları davanın reddine, ... için 15.000,00 TL, ..., ..., ... için 10.000,00"er TL manevi tazminatın davalılar ..., ..., ..., ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, aracın kasko/İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortacısı olan davalı ...Ş. nezdinde düzenlenen poliçede manevi tazminata ilişkin teminat klozunun bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatların az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan
harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.