20. Hukuk Dairesi 2014/6052 E. , 2015/298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 19/10/2012 tarihli dilekçesi ile; ... Mahallesinde 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastro çalışmaları sonucu ... Mahallesinde bulunan ve mülkiyeti ... Belediyesine ait olan arsa nitelikli 6.446 m² yüzölçümlü 727 parsel numaralı parselin tamamının 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kaldığını, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında ise; 101 ada 5, 6, 7, 8, 9, 10, 12 ve 14 numaralı 2/B parselleri olarak 19/07/2010 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini belirterek, ... adına kayıtlı ... Mahallesi 727 sayılı parselin 6831 sayılı Kanunun 2/B kapsamında kalması nedeniyle ve söz konusu diğer Hazine parselleri ile mükerrerlik teşkil ettiğinden, ... Mahallesi 727 sayılı parselin davalı ... Belediyesi adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazla ilgili olarak mevcut olan mükerrer tapu kayıtlarından, gerçek temele dayanan eski tarihli tapu kaydına değer vermek gerektiği, eski tarihli tapu kaydının ise 1986 yılında oluştuğu bu tarihten itibaren 10 yıllık dava açma süresinin geçtiği açıklanarak, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 16.03.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece davacı Hazinenin açtığı tapu iptali ve tescil davasının; kanunen aranan 10 yıllık süre geçtikten sonra açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Öncelikle belirtmek gerekir ki; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile Devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12"nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 23.07.2011 tarihli 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Dolayısı ile; Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davalar, 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir; bu husus yerleşmiş Yargıtay kararları ile istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır. Açıklanan nedenle, Hazine tarafından açılan bu davanın 10 yıllık süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesi ile reddi doğru değildir.
Ayrıca; 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerinin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekir.
6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde;
"a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanunî mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların, tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde, önceki maliklerine veya kanunî ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
6292 sayılı Kanunun 6/1 - 3. maddesine göre; 2/B alanlarında bulunan taşınmazlardaki 31.12.2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen hak sahipliği belirlemesi, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmesi halinde hak sahibi kişilere, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenmesi halinde ise güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde; aynı Kanunun 7/1-a-b maddelerinde de kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlara ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvuru hakkı tanınmıştır. Bu düzenlemelerden başka nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazlara ilişkin olarak hak sahibi veya ilgililerine herhangi bir yükümlülük yüklenmemiştir. Mevcut ve devam eden davalarda ise, çekişmeli taşınmazın 7/1-a maddesi kapsamında yani tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulmuş ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde bedel alınmaksızın tapuya geçerlilik tanınacağı, 7/1-b maddesi kapsamında yani özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan taşınmazlardan bulunması halinde ise tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceği, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacağı, açılan davalardan vazgeçileceği âmir hüküm olarak düzenlenmiştir.
Somut olayda; mahkemece,dosya arasına alınan kadastro paftalarından ve idarenin verdiği cevabi yazılardan, çekişmeli 727 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan alanda kaldığı, 3402 sayılı Kanunun Ek 4 maddesi gereği yapılan çalışmalarda 101 ada 5, 6, 7, 8, 9, 10, 12 ve 14 parsel numaraları ile Hazine adına tescil edildiği, aynı zamanda 1986 yılında 2981 ve 3290 sayılı Kanun uyarınca davalı ... adına 1986 yılında oluşturulan tapu kaydının halen mevcut olduğu anlaşıldığına göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilecek ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam edecek, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmayacak, açılan davalardan vazgeçilecektir. Kanunun bu âmir hükmünün re"sen gözetilmesi gerektiği, davadan vazgeçilmesi için tapu kayıt maliklerine, idareye başvurmalarına ilişkin veya başkaca herhangi bir yükümlülük getirilmediği, açılan davalardan vazgeçilmesinin kanunun emredici hükmü gereği olduğu, öngörülen vazgeçmenin H.M.K."nun 307. maddesinde düzenlenen; “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan "davadan feragat" niteliğindeki bir vazgeçme olmadığı, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme olduğu gözetilerek, davacı Hazinenin, 6292 sayılı Kanun gereğince davasından vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden, davanın reddi yönündeki karar, 6292 sayılı Kanun nedeniyle usûl ve kanuna aykırı olup, bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22/01/2015 günü oy birliği ile karar verildi.