17. Hukuk Dairesi 2015/2710 E. , 2017/9346 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, 13/07/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalıların sürücü ve maliki olduğu... plakalı aracın ... plakalı araca çarpması sonucunda ... palakalı araç sürücüsü müvekkili ..."nin eşi diğer müvekkillerinin babası olan ..."nun öldüğünü, kazanın meydana gelmesinde diğer araç sürücüsü davalı ..."ın kusurlu olduğunu, müvekkilerin yaşadığı elem ve ızdırabın büyük olduğunu belirterek her bir davacı için ayrı ayrı 20.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, kaza dolayısıyla müvekkiline herhangi bir kusur yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 5.000 TL manevi tazminatın, diğer davacıların her biri için 3.000’er TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 13/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, tüm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle davacılar için takdir olunan manevi tazminatların bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı talepte bulunmuş olmasına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddedilmesine göre, mahkemece, kendisini vekille temsil ettiren davacıların her biri lehine, A.A.Ü.T. uyarınca, kabul edilen kısım üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi hesaplanan nispi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında olması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.178,33 TL kalan harcın temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.