Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/23921
Karar No: 2016/2617
Karar Tarihi: 07.03.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/23921 Esas 2016/2617 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/23921 E.  ,  2016/2617 K.
"İçtihat Metni"


Mahkemesi :İş Mahkemesi



Dava, kesilen ölüm aylığı sonrasında yapılan takip nedeniyle Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı ve davalı kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
02.09.1971-06.08.1993 tarihleri arasındaki yurtdışı, 20.10.1993-26.10.1994 tarihleri arasında 1479 Sayılı Yasa Kapsamında zorunlu, 01.11.1994- 30.11.1994 tarihleri arasında 506 Sayılı Yasa kapsamında zorunlu ve 01.03.1995-31.07.1995 tarihleri arasında ise 506 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalılığı üzerinden 01.09.1995 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılan davacının,12.01.1993 tarihli ikinci evliliğinin, 13.01.2001 tarihi itibariyle bitmesinden sonra 12.12.2001 tarihli tahsis talebi ile 15.04.1991 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı iken vefat eden babası üzerinden ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiği, davalı kurumca 01.02.2001 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmış ise de; davacının kendi çalışmalarından dolayı aylık aldığının 2005 yılında Kurumca belirlenmesi nedeniyle 17.03.2005 tarihli Kurum işlemiyle davacı hakkında babasından aldığı aylığın yersiz ödeme sayılması ile toptan ödemenin yapıldığı 20.02.2002 tarihi ile 19.12.2004 tarihleri arasında davacıya ödenen 5.749,36 TL tutarın iadesi için takibe geçildiği, bu takipten davacının daha sonradan haberinin olduğu, ayrıca zamanaşımının geçtiği iddiası ile davalı Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada mahkemece bozmaya uyulmuş ise de verilen kararın yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanakları olan 506 sayılı Kanunun 68. maddesi, anılan maddede 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle yapılan değişiklik, 09.07.2005 günü yürürlüğe giren 5386 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 91. madde düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay tarafından kararlı bir şekilde sürdürülen görüş gereğince; ölüm aylığı tahsis engeli olan kendi çalışmalarından dolayı gelir/aylık alma durumuna, 68. maddede sayma yöntemi ile sınırlı sayıda belirtilen aylık kesme nedenleri arasında yer verilmeyip 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren yasal değişiklikle bu olgunun aylığı kesici sebep olarak öngörüldüğü, sonradan yürürlüğe giren yasal düzenlemelerin önceki kanun ile oluşan kazanılmış hakları ortadan kaldırmayacağı yönündeki temel hukuk kuralına göre değişikliğin 06.08.2003 günü öncesi dönem için uygulanamayacağı, ayrıca, kendi çalışmalarından dolayı aylık almakta olan kişiye hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı bağlanamayacağı, hak sahibi kız çocuğuna zorunlu sigortalılığı üzerinden değerlendirme yapılarak aylık bağlandığı takdirde kendi çalışmalarından dolayı aylık alma olgusu gerçekleşmiş olup tamamen isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek aylık tahsisinde anılan olgudan söz edilemeyeceği, isteğe bağlı ve zorunlu sigortalılığın birleştiği durumlarda, isteğe bağlı sigortalılık süresi aylık bağlanmasına yeterli gelmeyip zorunlu sigortalılığa da gereksinim duyulduğu takdirde kendi çalışmalarından dolayı aylık alma olgusunun varlığının açık olduğu belirgindir.
Ne var ki yukarıda yapılan açıklamalar, sigortalıya bağlanan ölüm aylığının talep tarihi itibariyle usulüne uygun şekilde var olmuş ve ölüm aylığı alma hakkının ve kazanılmış bir hakkın sabit olduğu haller için geçerli olup, eldeki davada davacı hakkında ölüm aylığı bağlanması şartlarının zaten hak sahipliğini kazandığı boşanma tarihi olan 13.01.2001 tarihinden bu yana ve başlangıç tarihi itibari ile gerçekleşmediği, buna göre de usulünce bağlanmış bir ölüm aylığının olmadığı halde 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren yasal değişiklik esas alınarak aylığın kesilmesi gerektiğinin kabul edilmesi isabetsizdir. Başka bir deyişle babasından ölüm aylığı talep tarihinde davacı hakkında zaten aylık bağlanma engeli olan kendi çalışmalarından dolayı gelir/aylık alma durumunun davaya konu somut olayda gerçekleştiği dikkate alınmaksızın, usulüne uygun şekilde bağlanmış bir ölüm aylığı veya davacının kazanılmış hakkının varlığını esas alarak hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesi, sebepsiz zenginleşmede geri verme konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup, zamanaşımı hükmü olarak tanımı ve yorumlanması olanaksızdır. Maddede genel hükümlere yollamada bulunulması ve Kanunun "Zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans" başlığını taşıyan 97"nci ve diğer maddelerinde fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması, fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağına ilişkin zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümünü zorunlu kılmaktadır. Bilindiği gibi zamanaşımı defi, borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, bunu ileri süren tarafa, borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi vermektedir. Bu bağlamda Borçlar Kanunu"nun 66"ncı maddesine göre; nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır. Anılan Kanunun 132"nci maddesinde, zamanaşımının işlemesine engel olan ve onu durduran sebepler sıralandığı gibi, 133"üncü maddesinde de zamanaşımını kesen olgular açıklanmıştır. Sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı bu tür davalarda öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı ise kamu kurum ve kuruluşları açısından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.09.1987 gün ve ....... Esas, ......... Karar numaralı ilamında da vurgulandığı gibi, o kurum ve kuruluşların dava açma konusunda yetkili kılınan kişi veya organlarının verdiğini geri almaya (istirdada) hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir.
Eldeki davada da mahkemece Kurum işlemine göre 10 yıllık sürenin geçmediğinden bahisle zamanaşımının geçmediği kanaati ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davalı kurumca 17.03.2005 tarihli işlemi ile davalı hakkında yasal takibe geçildiği, takip sırasında bir takım işlemler yapıldığı ve takipte yapılan her işlemle zamanaşımı süresinin kesilip yeniden başlayacağı, ayrıca davalı kurum işlemine karşı bu davanın menfi tespit davası olarak görülmesi ve Borçlar Kanunu"nun 66"ncı maddesinde belirtilen zamanaşımı sürelerinin de incelenebilmesine her hangi bir engel bulunmaması karşısında mahkemece yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle zamanaşımı olan 1 yıllık ve 10 sürelerin her ikisi bakımından irdeleme yapılması gerekirken, sadece 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.







Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi