22. Hukuk Dairesi 2014/35083 E. , 2016/6063 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai, ücret alacağı ile fark ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesini evlilik sebebi ile feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ücret, fark ücret ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı B. ihale makamı olduklarını ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı T. davacının şirket nezdindeki çalışmasının 01.01.2010-31.12.2011 tarihleri arasında olduğunu ve bu tarihten sonra da ihaleyi alan şirkette çalışmasını sürdürdüğünü, son işveren olmamaları sebebiyle davacının talep ettiği alacaklardan sorumlu tutulamayacaklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, B."nın tüm, davalı T."nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, değişen alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin tespiti ve bunun işçinin işçilik haklarına etkileri konusunda toplanmaktadır.
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 6. maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alman iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü iş yerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı İş Kanunu"nun 6. maddesi kapsamında iş yeri devri niteliğindedir.
Süresi sona eren alt işverenle yeni ihaleyi alan alt işveren arasında açık biçimde işyeri devrini öngören bir sözleşme yapılması da imkân dahilindedir. Alt işverenin değişmesine rağmen yeni alt işveren nezdinde işyerinde çalışmaya devam edecek olan işçilerin belirlendiği hallerde, sözü edilen işçiler bakımından iş sözleşmelerinin devralan işveren geçtiği tartışmasızdır. Ancak yeni alt işverende çalışacak olan işçiler arasında gösterilmeyen ve süresi sona eren alt işveren tarafından başka bir iş yerinde çalıştırılmak üzere bildirimde bulunulmayan işçilerin iş sözleşmelerinin devreden alt işveren tarafından feshedildiğini kabul etmek gerekir.
Alt işverenin asıl işverenle akdettiği çalışma süresinin sonunda veya süresinden önce alt işverenin, ilişkinin sonlandırılması sebebine dayalı olarak tüm işçilerine başka işyeri göstererek işyerinden ayrılması, ardından işin asıl işveren tarafından başka bir alt işverene verilmesi örneğinde alt işverenler arasında hukukî bir ilişki bulunmamaktadır. Hukuki ilişki, alt işverenler ile asıl işveren arasında gerçekleştiğinden belirtilen durum alt işverenler arasında işyeri devri olarak değerlendirilemez. Bu durumda işçinin feshe bağlı işçilik alacaklarına hak kazandığının kabulü gerekir.
Dosya içeriğine göre; davalı T."nin işyerini 31.12.2011 tarihinde devrettiği ve davacının bu tarihten sonra da değişen alt işveren nezdinde 24.06.2012 tarihine kadar çalıştığı, somut davada da diğer talepleri ile birlikte son ay ücretinin ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalı alt işveren 31.12.2011 tarihinde işyerini devretmiş olup, devir tarihinden sonra doğmuş olan alacaklardan (kıdem tazminatına ilişkin hükümler hariç) sorumlu tutulamaz. Bu durumda davacının haziran 2012 dönemine ilişkin ücret alacağından davalı T."nin de asıl işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması isabetli olmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç: Temyiz konusu kararın hüküm fıkrasında yer alan “Brüt 1.034,25 TL ücret alacağının ise 11.07.2013 tarihinden itibaren (dava dilekçesinin tavzihi tarihi) hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin silinerek yerine “Brüt 1.034,25 TL ücret alacağının ise 11.07.2013 tarihinden itibaren (dava dilekçesinin tavzihi tarihi) hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte davalı B.. B.."ndan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılarak hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 01.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.