21. Hukuk Dairesi 2006/8650 E. , 2006/6826 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul 4.İş Mahkemesi
Tarih : 28.12.2005
No : 1296-1098
Davacı davalılardan işverenlere ait işyerinde 1981 yılından 1.5.2002 tarihine kadar çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıların ikamet ettiği ... Apartmanı işyerinde 05.12.1978 tarihinden dava tarihi olan 01.05.2002 tarihine kadar hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen kapıcılık çalışmalarının tesbitini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hizmet tesbiti davaları sonuçta, tesbiti istenilen süreye ilişkin sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesinin açık hükmü de dikkate alındığında, bu yolda yapılacak işlemin sonradan işverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Hal böyle olunca da bu tür davalarda işverenin de taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 04.10.2000 gün ve E. 2000/21-1241, K.2000/1236 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir.
Somut olayda, çalışıldığı iddia olunan apartman işyerinin beş daire ve iki dükkandan oluşan yedi bağımsız bölümden ibaret olduğu, oysa, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34/2. maddesi hükmü gereğince, bağımsız bölümü sekizden daha az olan apartmanlarda, yönetici atanması zorunluluğunun bulunmadığı ve bu gibi hallerde de, mevcut ise apartman yöneticisine husumet yöneltilmesine yasaca cevaz bulunmadığı göz önünde tutularak, işveren olarak apartmanın bağımsız bölüm maliklerinin tümüne husumet yöneltilmesinin gerektiği açıktır. Çalışıldığı iddia olunan apartmanın tapu kaydındaki aktif malikleri arasında davalılardan ...’in ismi yer almamasına rağmen, söz konusu davalı aleyhine de hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca, tapu kaydında ismi geçen bağımsız bölüm maliklerinden .., .. ve .. davalı olarak gösterilmemiştir. Bu durumda, adı geçen bağımsız bölüm maliklerine de husumet yöneltilmesi, bu doğrultuda davaya yöntemince dahil ettirilmeleri için davacıya süre verilmesine ve davaya dahil edilen bağımsız bölüm maliklerinden davaya karşı diyecekleri ve delilleri sorulup varsa delilleri toplanılmak ve bu konuda yeterli ve gerekli araştırma yapılarak, uyuşmazlık hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde çözümlenip, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi isabetsizdir.
Öte yandan, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı İstanbul 1 nolu Grup Başkanlığı müfettişlerince yapılan mahalli tetkik neticesi tanzim olunan rapor ile tüm dosya kapsamından, davacının çalıştığını iddia ettiği apartmanın kapıcı dairesi bulunmadığı, beş
daireli ve hali hazırda doğal gazlı olduğu, Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tarafların da kabul ettiği gibi, çalışıldığı iddia edilen apartmandaki kalorifer, 1978-1981 yılları arasında foil-oil ile, 1981-1994 yılları arasında kömür ile ve 1994 yılından itibaren de doğalgaz ile yanmaktadır. Ayrıca, bir kısım davalı tanıkları da, davacının başka apartmanlara da hizmet verdiğini ifade etmişlerdir. Bu durumda, yapılan işin niteliğine, apartmanın daire sayısına ve değişik dönemlerdeki ısıtma sistemine, kapıcı dairesi bulunmamasına göre, davacının 05.12.1978-01.05.2002 tarihleri arasında full-time çalışması hayatın olağan akışı ve yaşam deneylerine uygun düşmez. Hal böyle olunca, davacı tanıklarının sözlerinin gerçeği yansıttığı söylenemez.
Bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olduğu ve kamu düzenini ilgilendirdiği de gözönünde tutularak, davacının yaptığı işin niteliğine göre, beş daire ve iki dükkandan oluşan, değişik dönemlerde farklı ısıtma sistemi bulunan, kapıcı dairesi olmayan apartman işyerinde günlük çalışmasının ne kadar süre gerektirdiğinin başka bir anlatımla, ısıtma sistemine göre değişik dönemlerde, sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğu hususu bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptanması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 22.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.