10. Hukuk Dairesi 2015/13245 E. , 2016/2604 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının meslek hastalığına yakalandığının tespiti ile sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, ödenmeyen aylıkların yasal faizle tahsiline karar verilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Eldeki davada mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 07.10.2010 tarihli ve 2010/9198E, 2010/13068K. Sayılı ilamıyla dosya arasında Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi raporları arasında meydana gelen çelişkinin usulüne uygun şekilde ve Adli Tıp Genel kurulundan alınacak rapor ile davacının müptela olduğu hastalığının meslek hastalığı olup olmadığı, meslek hastalığı ise çalışma gücü kaybının ne hangi oranda olduğu, ne zamandan beri bu hastalığa müptela olduğu, şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve ayrıca işverenin davaya dâhil edilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, mahkemece Adli Tıp Genel Kurulundan rapor aldırılmış ise de aldırılan raporda davacının tutulduğu meslek hastalığının başlangıcı hususunda hangi tarihli raporun esas alındığı belirlenmemiş ve ilk bozmamızda işaret edilip de yapılması gereken araştırma bu yönüyle eksik kalmıştır.
2–Diğer taraftan, dosya arasından davacının yaşlılık aylığı aldığı anlaşılmakla; 506 sayılı Yasa"nın 92. Maddesinde yer alan; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir." Düzenlemesinin karar verilirken dikkate alınmaması isabetsiz olduğu gibi, davacıya bağlanan gelirlerin başlangıç tarihinin belirlenmesi bakımından, davacının meslek hastalığı nedeniyle, 02.04.2007 tarihli başvurusunıun dosyada bulunduğu anlaşılmakla, daha önceki bir tarihte kuruma başvurusu olup olmadığı irdelenmeli, yok ise aynı Kanun’un “Zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlığını taşıyan 99. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelir ve aylıklarının, yazılı istek gününü izleyen aybaşından itibaren başlayacağına dair hükümlerinin de gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde mahkemece davacının %55 oranında sürekli iş göremez hale gelmesine neden olan meslek hastalığının başlangıç tarihinin ve hangi tarihten itibaren hangi oranlarla tespit edildiğinin belirlenmesi için Adli Tıp Genel Kurulundan aldırılacak rapor sonrasında, davacıya bağlanması gerekli gelirler bakımından gelirin başlangıç tarihine ilişkin olmak üzere, 506 Sayılı Yasanın 92’nci ve 99’uncu maddeleri hükümleri irdelenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ....."ye iadesine, 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.